hani hareli bakışlarında ibrişim şal ipeksi yansıması güneşin gün doğarken sulara, ve yanağında en tatlı pembesini taşırdın tomurcuk yaban güllerinin
eflâtun morkırmızı gelincikler çıkar yoluna sessizce bir gülümseyiş göz kırpar selamlaşırdın güzelliğiyle anemonların; anımsa o eski günlerini..
gençtin dağlardan geçtin dağlarından da geçtin bitmedi daha baharın yürü aynı sevdayla turkuvaz mavi koylarda dalgalı saçlarını sürüyüp nehir boylarında firuze yeşil pul pul yansıması gün ışığında suda yüzen balıkların
sen de geçeceksin sudan yosun tutmuş taşlara basa basa gözlerin yeşile takılacak bir hasret düğümlenecek boynunda ne düğüm ne düğme ne de düğün çözen olmayacak gizemini çözülecek kendiliğinden süzülecek ılık ılık kar toplayan sıcaklığı güneşin dolukan gözlerinde...
yaşlı bir çınar görürsün belki tam kıyısında bir dere, ömrün sonbaharına gelmiş sararan yaprakları tek tek savrulup düşerken yere bir maziye bir atiye döneceksin hüzünle gelip geçen günlere
akıp giderken sular kıvrımlarında mendereslerin bilemediğin yerlere bir düzlüğe çıkacak yolun önünde bir buğday tarlası bitmedi henüz ömrün baharı nasıl da çoğalttın kendini bu kadar tane tane yeşillenip sokarı
bekle, yaz gelecek her taneden sen geçeceksin elenip un olacaksın kendini doyuracaksın ardından güz yağmurları güneş açacak sonra gökyüzünde ebemkuşağı yeryüzünde bir buğday başağı...
Şaban AKTAŞ 24.12.2018 - 11.44
YAĞIR
Sen boyundan büyük işe mi kalktın Taşıyamazsın bu yük ağır sana El vermeyip el diline mi baktın Bana da gel deyip bir çağırsana!
Asmanın dalları bir bir budandı Kestim ümidimi gözüm sulandı Gönül bülbül gül dalına dadandı Kırdıysam dalını bir bağırsana!
Ey gönül bu ne hal yine mi şaştın Gezdin şu alemi döndün dolaştın Derdin bir iken sen bine b/ulaştın Yetmez mi sırtında bir yağır sana?!
A(k)taş’ı bilir mi aşkı bilmeyen Gözünden bir damla yaşı silmeyen Gönül dergahına çıkıp gelmeyen Ne bilir yolunu kör sağır sana?!
Yol nedir ne bilir kör sağır sana?!
Şaban AKTAŞ 24.12.2018 - 18.00
HA BUGÜN HA YARIN
Ha bugün ha yarın bitecek hayat Yaşadığın kâr kalmaz mı yanına Sarıl sevdiceğim gel koynumda yat Kar eriyip kor kalmaz mı yarına?!
Dağlar başı duman olur Kor ayrılık yaman olur Çekilmez bir zaman olur Zor olmaz mı yarına?!
Yüklemeden felek dert küfesini Elde günün varken sür sefasını Gün olur çekersin her cefasını Vefasızdan kor kalmaz mı yarına?!
Dağlar başı duman olur Kor ayrılık yaman olur Çekilmez bir zaman olur Zor olmaz mı yarına?!
El ayak tutarken adımını at Tadın tuzun varken tadımını tat Sanmaki hep böyle kalır bu hayat Gören gözün kör kalmaz mı yarına?!
Şaban AKTAŞ 21.12.2018
Şaban Aktaş 2 saat · MONOLOG
Saat yediye on var Yaktım altını düdüklünün On dakikada kaynar Etini pişirdim zaten önce Sebze 18 dakikada pişer Yap bakalım bir ayar...
Dalıverir insan unutur; Dalmaz mı dalar Tencere habire kaynar Kur bakalım alârmı, Ondokuz Onsekiz Akıllı telefon Tam vaktinde Saniyesi saniyesine Çalar mı çalar; İşte bu iş bu kadar!
Kaç kez dalıp gittim Ocakta sütü taşırdım, Ekmek kızartırken tavada Yandı gitti kömür gibi; Şairde kafa mı var Ak’lı ya suda ya havada...
Şaban AKTAŞ 25.12.2018 - 19.19
ANNEM
Her işi ince yapardı Patatesi bile soyarken ben ’Kalın soyma, ince soy Atma yabana, Gıda olacak cana!’ derdi
Yemek hazırlarken bugün Soyarken patatesleri Yine aklıma geldi; Canım annem Dünyaya bedeldi!
Yemeğimizi yaptı Sökümüzü dikti Emzirdi çimdirdi Temizledi kirimizi Adam etti hepimizi!
Nasıl öğrettiysen bana Öylece yapıyorum anne Soydum patatesi patlıcanı Anne sana tapıyorum Senden aldım bu tatlı canı!
Şaban AKTAŞ 25.12.2018
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
FELAKET TELLÂLI
Dün Pazar ertesiydi Bugün Salı Yarın hava kapalı Kaç gündür huzur yok Birbirini yiyor millet İcra iflas peşpeşe Batan batana!
Yetmiyormuş gibi üstelik Her yerde yağış Kar boran tipi Köy yolları kapalı Doğu Güneydoğu Ege Marmara Ülke bütünüyle Sallanıyor ikide bir!
Kırılan yalnız fay hatları mı Çöktü ekonomi Kırıldı beli Gırtlağına kadar Borç içinde millet Karabatak gibi yüzüyor(!) Sapık imamlar Habire çocuk düzüyor!
Artık ben şair filan değilim Tam bir felâket tellâlı Başta soyguncular Koltukları kaptı kapalı!
Olacak depremi Önceden söylüyorum Gidişat iyi değil Günden güne Daha çok sömürülüyor Yağmalanıyor vatan Bu cennet yurdumuz!
Aklını başına topla millet Perşembenin geleceği Çarşambadan belli Kör sağır dilsiz kesildiniz ilim irfanla kurduğumuz Şanlı Cumhuriyet Nereden nereye geldi?!
’...İşte bu ahval ve şerait içinde dahi...’diyen Bir Atatürk vardı, dahi Nereye gitti o sahi?!
Kurda kuşa karıncaya Merhamet et iyi davran Kıyamete varıncaya Aşk iledir senin davan!
Sen isen cana can veren Canlanır büsbütün beden Can sen isen evren beden Bedenine iyi davran!
Gözünün değerini bil Hor görmek hiç iyi değil Yalnız güzelliğe eğil Göz göze aşk ile davan!
Kâlbine aşk doluncaya Sararıp da soluncaya Evrenle bir oluncaya Aşk iledir senin davan!
Şaban AKTAŞ 23.12.2018
GAMZELİ GÜL
Tam gönlüme göre yâr Eli ayağı, yüzü düzgün Nazik kibar Gözleri ölgün Topukları dolgun, Adı gibi güzel Yanağında gamzesi Güllerin en tazesi Yüreğimde nâr...
Uyum sende uyak sende Koyun kuzu koyak sende Dağların kızı Mor menekşesi Çilek, ahlat, alıcı Ben bir garip çoban Çoban Yıldızı Bakışların balaban mı Bala ban, can alıcı! (?)
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİR BUĞDAY BAŞAĞI şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR BUĞDAY BAŞAĞI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.