ACILARIN RANDEVUSU
hangi ayıp in göz hapsinde sin şimdi
hangi kayıp in lehçesinde ne martıların örsü dövmesi sarsar seni ne mısraların dize gelmesi belkide hükmetmek ti gayemiz uyuz kalbimize yada direnmekti sılada gurbeti yaşamamış olsaydık eğer çok iyi biliyorduk yalnızlığı terbiye etmeyi renksiz kokusuz az mı çiçek besledik kök salınca her biri kanattı içimizi umudumuzu karartı birbirine yakın olduklarını söyleyenler sahi niye ayrı gayrı yerlerde oturmayı yeğlerler beni yaralayan zamanın içine tüküreyim bu akşam zom olmakta vardı mum olmakta niye hep hiç imiz de biriktirdik dakikaları muhabbetlere uzak kaldı yuttuğumuz dilimiz nöbetçi teneşirler ölüleri beklerken sakın kayış atıp ta mazlumları vurmayın kar tanelerinin akıbetini de iki de bir sormayın biz ne kadar haklıysak vakit o kadar saklıydı kader de diyemedim bir türlü dahada farklıydı bilir misin kardelen im hiç elvedayı telaffuz edemedim bu şehri terk ederken senide doya doya sevemedim canımın yandığını hissederken çığlığımı susturdum sen hicran imin zehirli mermisi arkası yoksa doldurmasaydın piyale mi hiç olsun acıların randevusu ne geç kalmazdım bırak lanetlensin mutsuzluğum bırak elensin sonuç suzluğum şerde ki aşk hayırda ki ise güvercin taklası hani bunun ortası, santrası kefen ime yüz fikrime tecavüz oluyorsun yağmıyor sun ama devamlı çiseliyorsun |