Kabadayı ile DervişMahallenin dervişi başlamış riyazete Tüm dünya süslerinden teker-teker el çekmiş Saçlarını kestirmiş katlanmış eziyete Şehrin kabadayısı kafasına tuz ekmiş O sustukça bir tokat patlatmış ensesine Dervişim gayet sakin, oturmuş boyun bükmüş Saçsız kalan kel başı gam katmış neşesine Her şaplak yüreğinden kocaman bir ah sökmüş Dayı büyük gururla berbere el sallamış Giderken sağa sola gayet alaylı bakmış İnmiş cadde başına beye selam yollamış Çıkarmış cepkeninden bir tel sigara yakmış O da ne? Ötelerden gem-i kopan bir çift at Arabayla birlikte dayı-ya fena çakmış Berber demiş dervişe; bedduan da ne sürat? Gurur abidesini boş çuval gibi kakmış Ben beddua etmedim demiş garip dervişim Şu kabağın sahibi duymuş ki! Yere yıkmış Beddua değil asla! Duadır benim işim Lakin zulüm Rabbimin, belli canını sıkmış Allah! Diyen bir kalbi inciten olmaz iflah Mazlumun zerre ah-ı arşı alaya çıkmış Tuzak, kuranı yutar, zalimler bulmaz felah Kabadayı başına gelen de gayet şıkmış… Salih Yıldız…16.08.2018 . |