KOPARDIN
bir hicran çölünde bıraktın beni
gönlümü sulayan Nil i kopardın batırdın üstüme hain pençeni adını andığım dili kopardın ne gecem bellidir nede gündüzüm hasret çeke çeke tükendi ömrüm yıllardır ruhumda öten bülbülün oturup da konduğu dalı kopardın döktükçe ortaya idelerimi birer birer yıktın imgelerimi bilmem ölü muyum yoksa diri mi saçımdaki son sıyah teli kopardın artık dağıtmıyor meyler efkârımı vurgun yedim,delik deşik ettin bahrımı yükleyip de bir buduna bütün kahrımı taşıyacak var gücü mü kopardın |
savurmaktan kaçındığımız nidalar aslında kopması gereken kıyameti bizzat içimizde yaşarken.
yaralı bir yürekten geriye kalan işte sıkıntıya maruz kalıp gerisin geri kaçtığımız ve adına hayat denen hengame.
yolculuk zor/muş hele ki insan bu farkındalığı yeni kazanmışken.
var olun değerli hocam.
saygılar, selamlar.