Önceleri sevmedi, bağbân olmayı yamak Daha sonra hoşuna gitti gülben budamak
Hârından çok bizârdı, âh dile gelse eller Dallar yuvalar için, olmuş dikenli teller Âşiyânlarına el, değmezdi bülbüllerin Arasında kalırdı yaprak denen tüllerin Bir arkadaşı vardı, çömlek imal ederdi Haftada bir yanına, behemahal giderdi Bazen toprak alırdı Firuz’un gülzârından Ona vermek isterdi çömleklerin kârından Fakat bütün ısrara rağmen kabul etmezdi Çok cömertti, ihsana, insanı kul etmezdi İsmi Erzade idi, bu çömlek ustasının Sahibiydi sanatın en zirve noktasının Toprağa kattığı su, kendi alın teriydi Killerden yaptıkları bir sanat eseriydi Namı almış yürümüş, diyâr-ı Cabilka’da Kalırdı hem dünyada hem âlem-i bekâda Testi ve vazoları süslerdi desenlerle Bezerdi dışlarını güllerle, susenlerle Çok, çok para isterdi yaptığı her esere Ârifi fazla fiyat, biçmez ki müyessere Emek ister, istersen şâir Su Kasidesi Budur »eser sahibi« olmanın kaidesi Aşkla yapılan işler, düçâr olmaz nisyâna Üstelik meydan okur zamana ve mekana İşte böyle bir gençti Firuz’un arkadaşı Ondan medet umardı sıkıştığında başı Derdiyle dertlenirdi, gerekirse ağlardı Cânı yansa Firuz’un, ciğerini dağlardı
Ehli vefaydı herdem, unutmazdı ihsânı Cânân için cûdaydı, cihândan tatlı cânı
S / ÂYE 21 HAZİRAN 2018 / CABİLKA Kelimeler: Gülben: Gül dalı Müyesser: 1) kolaylıkla ortaya çıkmak, kolaylıkla elde edilmek; 2) nasip olmak Nisyân: unutmak Müşteriler gelirdi civar diyarlardan Cûda: ayrılık Cânân: Sevgili Behemahal: mutlaka Âşiyân: yuva.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
FİRUZ ❤ BEHNAZ / 4 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
FİRUZ ❤ BEHNAZ / 4 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çocukluğumda evimizin hemen yakınındaki kırda koşup oynamayı çok severdim. Baharda mor süsen çiçekleriyle bezenirdi o kır ve süsenlerin kokuları açık penceremizden içeriye dolardı.