Her Eve Lazım Portatif Ritüellerelbette bazı şiirler ummadık bir ürpertiyle başlar efkar-ı umumiye işçisiyiz sabah git - akşam sev içtimaya dahi gerek yok hepsi tamam hüzüncük kuşlarının -tam sayfa defin ilanı - dün akşam sularında- elim bir buluşma sonrası- birlikte tuttuğumuz bir müjde cümle kurbanı olmuştur. siz eskitemedikten sonra ne çare eskitilmiş bir fotoğraf resmiyette de dilimliyorum ben o sexapel şiirlerini duygusal bir sivilken de yas tutuyorum nazik yalnızlığıma alt komşulara söyle fazla arabesk yazmasınlar, tıkırtı yapıyor sonra uyuyamıyor emzirdiğim cümleler, lütfen : made in relax menşei kıştır, sıfır hasarlı çirkinliğimin - yolda durduruyorlar yine aynı sayfada -beyefendi duygu kontrolü yapacağız. Üfler misiniz? - Üffff... Şair hanım, sadece iki şiir yazdım! -beyefendi zorlamayın lütfen hayatı. Zaten sendeliyoruz... hiç tasvip etmiyoruz devre mülk aşkları senede on dört gün öp, sonra terk et masalı üstelik de tuz manzaralı, tuzzz gibi delik deşik eminim, bir gün o kuş konacak omzuma gagasında benim en büyük günahım "al, hesaplaş!" diyecek, kanatlarından kapısız bir tapınak çıkaracak bir iyilik arayacağım, bulamazsam çalacağım iğne ucundaki dokuzuncu kuşak terazimden ben de zaten, emekli bir cellattan ucuza kapatmıştım elbette bazı şiirler umduğumuz bir ürpertiyle biter nerede yarım kalmış bir uğultu görsem öyle kargacık burgacık, kanı çekilmiş, aklıma, balkonumuzda büyüttüğümüz acılarımız geliyor ne ihtişamlı bir kesik, dokunduğum yerden kanayan paydos da lazım , vardiyalı efkar işçilerine keşke boyalı paketlerde, her ebat ve boyda mutluluklar üstelik ücretsiz montaj! Anlayacağınız, elimde harika bir pollyanna senaryosu var jön olarak plastik pinokyo, pesimist bir yapımcı arıyorum... Elbette bazı şiirler eceliyle ölür, yarım kalır, yarımı kalır bende, maktulun ismini yazar, lakin noktayı koyamaz hiç bilemeyiz asıl zanlı kimdir bu müsamerede ömrü yetmez bu vakitsiz imgelerin, Elbette bazı şiirler usulden bir cenaze töreniyle uğurlanır : "ben seni kısacık severken, sen en heyecanlı yerinde kestin bu şiiri" Oktay Coşar |
Ben seni sevdikçe sen güzel oldun
Gündüzü geceyi yolda bıraktın,
Sen de meyil verdin sevdalım oldun
Venüs’ü, eceyi’yı yolda bıraktın,
Sevda düştü sere başlar bulanık
Seven maşuk arar gönlü dolanık
Çöllerde vahada oldu aranık
Mecnun’u Leyla’yı yolda bıraktın.
Kara sevdalılar karalar bağlar
Aşık olanların yüreği çağlar
Ferhat dağı deler Şirin’i ağlar
Ferhat’ı, Şirin’i yolda bıraktın.
Gittin izlerini bulamaz oldum
Evrende yitik iz acıyla doldum
Kerem oldum Aslı için yoruldum
Kerem'i Aslı'yı yolda bıraktın.
Neler gördü gönül neleri umdu
Çölleri dolaştı gördüğü kumdu
Kamber arzu ile gözleri yumdu
Kamber'i Arzu'yu yolda bıraktın.
Deli gönül ilden ile taşındı
Ömür törpüsüyle yontup aşındı
Yaşam bitti dendi mevsim kışındı
İSMAİLOĞLU’nu yolda bıraktın.
---- 22.03.1969 – Adana
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul.
BİR ŞİİRİMİ SUNUYORUM. .............................. Saygı ve selamlar..