MİNA
Gece sessizliğe boğuluyor nefesimde
Karanlık gözlerinde hapsolmuş bir iblis gibi Bilinç altıma işlenmiş nakış gibi ellerin Soğuk bakıyorsun bana Buz tutmuş dudakların ısıtamıyorum içini Saçlarında yılların yorgunluğu var sanki Ahraz oluyorum iç çekişlerinde Hava ayazlanıyor yavaş yavaş Ve bir yıldız daha kayıyor gökyüzünden Yanaklarımdan süzülüyor eşk’i hüsran Müptelası oluyorum ölümlerin Mürver açıyor çiçeklerini Beyaz kelebekler atlarla yarışıyor Ve en dayanılmaz sancılara yağmur karışıyor Çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben Toprağa düşen kokusunu Bir göçebe çadırında yüzünü tanımlıyorum dağ yamacına Üstelik yağmur hala yağıyor Ve keyfimin kahyası göçe kalkışıyor sorumsuzca Zemheri bir mevsimden kaldın bana ve gittin umarsızca Boyası rutubetten dökülmüş bir duvar gibi şarkıların Seni anlatan bir şarkının nakaratında çaresizim önce Ve akortu bozuk bir sazın ezgisi gibi geceye çemkiriyorum yüzümü Siyaha bürünüyor beyazlar Yarına geçer belki bir sürü hüznüm İçimden seni çıkartmamı söylüyordu bir film yapımcısı Ve perde açılıyordu yitip giden sevdalara Ben seni oynuyordum suflesini unutmuş figüranlar gibi Ve derin bir sessizlik kaplıyordu bomboş salonu Nefesin nefesimi kovalıyordu Ve kaçamadım ne yaptımsa seni unutamadım Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım Gittiğin günü gazete kağıdına sarıp sakladım Yine gitmek üzerine yazılmış ne kadar şarkı varsa ağladım Ve ben belki bin kere aynı şiiri yazdım Astım bütün yüreğimin duvarlarına İçime nam salıyorduki aşkın Seni yaşamak meşru olurdu çoğu zaman Yine ben üşengeç efkarımla Bir sigaranın hayatını daha mahvedeceğim Ilgıt ılgıt içime çekeceğim seni Belki bir mapusluk sohbetinde adın geçecek Ahh MİNA Ahh Keşke sevmeseydim seni Gece sensizliğe doymuyor be MİNA Kağıttan yaptığım gemilerle gözlerine yelken açtım Bir kış gecesi rüyası gibi ellerinden fallar baktım Bir idare lambasının sönmeye yüz tutmuş ışığında yönümü bulamadım Başka bir şair olsa çoktan bir zamirin arkasına saklanmştı Şimdi ben sana tedirgin şiirler yazıyorum ya Her yanım isyankar asi soğuk bir düş gibi Titriyorum bedenine sarıldıkça Düşlerimde ölmeyi boykot ettim Yaşamak isterken delicesine Ve ihanet ağu dolaştıkça damarlarımda ahu-u zar oldum yine Günlerden uykusuz pazar ve Bildiğin yağmur yağıyor çisil çisil Ölü toprağı rahmet oluyor Hani kurşun sıksan geçmezdi geceden derdi ( ARİF ) Geceye oluk oluk kurşun yağıyor Sol yanımdan yaralandım be MİNA Acımı biraz hafiflet sarıl bana sımsıkı Gerçekten varmışsın gibi Kalem bitmek üzere Aklıma hiç bir şey gelmiyor senden başka Ahh MİNA Ahh Oldum olası gecelerden korkarım Yanında seni kaybetme korkusu da olunca Sersem bir içki olur en iyi dostum Sonra sana sarhoş olurum Gökyüzünde siluetini görürüm MİNA Bıkmadan bakarım sana Güneş sensizliğe doğuyor her seferinde Gülüşüne hapsolmuş bir şiir gibi kelimeler Kalbime işlenmiş zamirler ve yüklemler Kulağıma fısıldıyorsun kimi kimsesi olmayan bir şarkıyı Ahh MİNA Ahh Şimdi mezar taşı olmayan bir yetim gibiyim artık Gidipte dönmeyen bir gurbetçi gibi Hasretim gözlerinin vatanına Seni yokluğunda yaşamak İçimdeki fırtınalara yelken açmak kadar ağır Yani demem o ki Sen gelirsen Yani yüreğime hoş gelirsen Ellerinden tutarım Yani bana gelirsen Yolun düşerse Hoş gelirsen Yüreğimin baş köşesine Kalesi diyorum yüreğinin Kalesine burç olurum Dört göz düşman kollarım Vatanına kahraman ben Gelirsen sana yanarım MİNA. Servet KONAÇOĞLU Ahraz ( dilsiz )- Eşk ( gözyaşı )- Mürver ( çiçek )- Ağu ( zehir )- Ahu-zar ( ağlama ) Katkılarından dolayı Babadergo’ ya teşekkürler. |
yüreğinize kaleminize sağlık...
..................................Selam ve saygılar..