YİNE VİRAN OLDU
Yine viran oldu mülk-ü divanem
Dağıldı umudum toz oldu gitti Gül menekşe umar iken bağımda Zemheri yetişti güz oldu gitti Yaş doldu gözlerim sızladı içim Vakitsiz vakitte yolundu saçım Kalktı yavaş yavaş yol aldı göçüm Bilinmez yollarda giz oldu gitti Kalk gönül gidelim ne kaldı burda Yere düşmüş yüzün yüreğin darda Ne kadar ömrümüz kaldı ki şurda Ezel arttı ebed az oldu gitti Neyleyim ey gönül bilmem neyleyim Varıp bu derdimi kime söyleyim Evvelden ne isem hâlâ öyleyim Değişmek de bana zül oldu gitti Eser zaman yeli gençliğim tozar Vurur da sineme bendimi bozar Yârin bahçesinde hoyrat mı gezer Yanakta gözyaşım iz oldu gitti Sana derim sana ey kaşı keman Düşmüşüm derdine hâllerim yaman Sardı dağlarımı kapkara duman Yükseldi başıma boz oldu gitti Hasret güneşinden çorağa düştüm Kurudu toprağım kurağa düştüm Artık sevdiğimden ırağa düştüm Gönlümün yarası taz’oldu gitti Ne gönül şad oldu ne yüzüm güler Felek hasım gibi bıçağın biler Emrah Mevlâ’sından nihayet diler Söylediği en soz söz oldu gitti 1 Ağustos 2017 Salı |