KİME NE DEYİM -5-
Kaşı bismillah; Aşkıyla mayalar
Allah sevmezse;Dünya oyalar Doğayı seyret, ibretlik olaylar İlk mezarcı karga;Ne deyim(1) Bok böceği ,bokun yuvarlar Öpüp ,koklayıp; Çok severler Miski ambere, tercih ederler Meşrebi ;Böceğe Ne deyim Arı ;Boka ,pise, çiçeğe; Konar Hepsin toplar;Derman eder İğnesi zehir, gizler; Balın sunar Meşrebi Hak;Arıya Ne deyim insan toprak;Toprak kısım,kısım Aynı tende; Ruhla nefs , hasım Zaaflar;Şeytana uzatır, pasım Nefsi emmare ,Kime Ne deyim insan çiğ, nefs ham;Pişmesi hak Bizden bize giden yollar çok İlim eğitimle pişer başka yok Kirli bilgisine tapana,Ne deyim insana eğitim ,toprağa tarım Huya uygun verilmezse; Yarım Milleti Millet yapan; Eğitim derim Esnafa;Ahilik yakışır,Ne deyim Aslı Süfyan olandan;Yezit doğar İsteyene; Haktan rahmet yağar Yazdıklarımı soran olursa eğer Bilsinler bende, Şahabendeyim Siyasilerin ’bağ bozumu’, değerler Milleti;Ümit,korku, zaaf; Eğerler Elli yıl sonra ;Dildeki meğerler İnsan diler;Hak yaratır Ne deyim Yarsuadım;Allah der,Allah ararız O, bizde ;Biz onsuz;Ona ahlar’ız Zaaf,nefs,para,makam-ı;İlah’larız Dal budar;Bahçıvana, Ne deyim HAYIRLI OLAN CUMANIZ GÜZELLİKLERE VESİLE OLUR İNŞAALLAH 1-İLK MEZARCI KARGA “Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?" dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.” (Maide, 5/31) O zamana kadar herhangi bir adam ölmemiştir. Bu sebeple ölen bir kimsenin cesedinin ne yapılacağına dair ortada bir görgü, bir bilgi yoktu. Katilin öldürdüğü kardeşini ne yapacağını bilmemesi son derece normaldir. Allah kıyamete kadar ölen insanların gömülecek yerleri olan toprak altını gösterecek şekilde bir karganın rehberlik yapmasını ön görmüştür. Habil’i öldüren Kabil, kardeşinin cesedini ne yapacağını bilmediği için şaşkınlık içinde kaldığı bir sırada, söz konusu karga kendi kardeşlerinden olan bir kargayı gömmek için toprağı eşmiş ve ölüsünü oraya gömmüştür. İşte Kabil, bu yepyeni usulü -kargadan öğrendiği için- ve bir süre zarfında bir şey yapamadığından, “karga kadar da mı olamadım” deyip hayıflanmıştır. Mesele, bir toprağın kazınması değil, bir cesedin nereye gömüleceğini bilmeyen bir aceminin mezar formülünü bulma sorunudur. Kur’an’da, Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesinden dolayı pişman olup olmadığından bahsedilmez. Pişman da olabilir... Onun için “Kardeşini öldürmekten pişman olmuyor da nasıl gömeceğini bilmediği için mi pişman oluyor?” şeklindeki karşılaştırma isabetli değildir. İbn Âşûr, görünen çirkin şeylerin örtülmesini istemek kabilinden olan bu büyük sahnenin, insanlığın medeniyet yolunda attığı ilk adımı temsil ettiğini, aynı zamanda taklit ve tecrübe yoluyla kazandığı ilk bilgi olduğunu kaydeder. Ona göre bu olay insanın kendisinden daha zayıf varlıklardan bilgi edindiği sahnelerin de ilkidir. Nitekim (daha sonra) insanlar güzel görünmek için de hayvanlara benzemeye çalışmışlar; renkli, güzel deri elbiseler edinmişler, çiçeklerle, kıymetli taşlarla ve renkli tüylerle süslü taçlar giymişlerdir. (Tahrir, ilgili ayetin tefsiri). Neden Karga? Öldürülen bir insanın toprağa gömülmesi, vahiy yoluyla değil de bir karga marifetiyle bildirilmiş ve başka bir canlı değil de karganın gönderilmesi üzerinde durulmuştur. Bu hususta bize ışık tutacak iki önemli nokta olabilir: Birincisi, bilginin bir sebebi ilâhî vahiy ise, bir diğer sebebinin de araştırma ve deney olduğuna işaret edilmektedir. İkincisi, karga daha çok leşe konar, yani onun en çok zevk aldığı budur. Adam öldüren kimse, insanlık şeref mertebesinden kendini azletmiş ve kana susayan bir mahlûk seviyesine inmiş demektir. Çünkü Cenâb-ı Hak, mutlak hikmet sahibidir, hiçbir olayı, kıssayı ve misali hikmetsiz nakletmez. Kur’ân-ı Kerîm’i okurken bilhassa bu hususa çok dikkat etmemiz ve her olay, kıssa ve misalin hikmetini araştırıp bulmamız gerekir. Nefis ülkesinde kalmakta ısrar eden, akıl kapısından gönül ülkesine girmeyi ısrarla reddeden toplumlar hedefsiz kalacaklarından, birbirlerine düşman olacak ve birbirlerini öldüreceklerdir. Kıskançlık ve benzeri nefsânî duygulara boyun eğen insan, kardeşini dahi öldürebilir; ancak bunun sonu dünyada insanı içten içe yakan vicdan azabı ve pişmanlık, âhirette ise cehennem ateşidir. Kıskançların gözleri kendi üzerlerindeki nimetlere karşı kördür; Allah’ın kendilerine lütfettiği nimetleri göremezler, başkalarının ellerindeki nimetleri görür ve onlara karşı kin güderler. Şüphesiz bu durum kötü bir hastalıktır. Bu hastalığın şifası ise İslâm’ın kurallarını yaşayarak nefsi terbiye etmek ve onu kötülükleri emreden bir nefis olmaktan çıkarıp Allah’ın kendisine lütfettiklerine razı olan bir nefis haline getirmektir. sorularla İsalmiyetten alıntı derleme . |
Sesiniz ve kaleminiz coşsun...
...................................... Saygı ve selamlar..