KADER MAHKUMU
aşkımı yazdım büyük harflerle
Sarıyer den attım boğazın serin sularına önce Beykoz a uğradı sonra Beşiktaş a ama karaya çıkamadı daha sonra haliçte mola vermeyi düşledi tutunamadı uzandı gitti Eminönü açıklarına ne Kadıköy ü aklından geçirdi nede Bostancıyı adalara doğru rota tuturdu bakmadı sağa sola yine kendine yer bulamadı Çanakkale boğazını geçmek istedi doluya tutuldu kapıldı hırçın dalgalara Ege ye doğru sürüklendi yoruldu takıldı girinti çıkıntılara Akdenize gitmeyi yeğledi demir attı mersin açıklarına orada da konak layamadı tekrar döndü Karadeniz kıyılarına ümitlendi biraz biraz da hüzünlendi eski mutluluğunu aradı Rize sokaklarında aradı ama bulamadı baktı uzaktan çay kur lojmanlarına baktı durdu işe giden genel müdürlükteki eski arkadaşlarına gözleri yaşlandı boğazı doldu seslendi aheste aheste öksüz kalan duygularına seslendi yeşile boyanmış çay yapraklarına biran eski balık tuttuğu yerleri görmek istedi şansını yeniden denemeye yeltendi yüreği etmedi gücü yetmedi oltasını tekrar koydu çıkardığı çantaya kattı bir şeyleri içinden atamadıklarına sonuçlandıramadıklarına kattı sıgarasının küllerini sildi limanın kayalıklarına sonra elini çenesine koydu ve düşündü boğuldu Güneş in batan kızıllığına sahipsiz kalan yalnızlığına boğuldu her sarnıç küflü bir yağmuru her sevda ummadığı kamburu yaşar arkada kalanlar daima ilerden gidenlerin peşinden koşar sonunda inandı kader mahkumu olduğuna |
Balıklar uyanık dolmazki olta
Olmadım demişsin bir şeye balta
Sandal sallandıkça düşe dalmışım
Yakamoz çağırır allı yeşilli
Bağırarak gelir çatana belli
Mehtapta güzeldi o dudu dilli
Zifri karanlıkta nerde kalmışım
Şiirin akcılığı iyidi kalemine sağlık