ÜSTÜ KALSIN
yokluğunun rengi ayaz
ellerim buz, tenim beyaz uzun sürdü yüreğimin zemherisi üşüsem sesimi tanır mısınız anlar mısınız göz yaşlarımın nakaratından yorulmuş bir ceylan gibi bakışın kirpiklerinde şarap si sarhoşluklar var sahiplenmesem ıslanmaya devam edecekler akrep statik yelkovanda volta atmayı unutmuş sıcak bir çayın buğusuna hasret soluklar sen fırtınasına şapkayı ters giydirmiş tuzlu suyla vaftiz edilmişsin korkma benden soyun bir tek gülüşün kalsın üstünde birde uzan yanıma istersen yakalarım uykundan firar eden düşlerini çekinme benden çünkü ben sana bukalemun hayaller getirmedim esrarını çözmeye değil içime çekmeye geldim ölümsüz buseler diziyorum mevsimlerime bana en büyük rakip yine ben hicranın saati kaçı kaç geçiyor bilemiyorum bu şehirde her yağmur kendi kaderine küskün sen aklıma geldikçe yalnızlık oluyorum ne ağzımdaki uykudan haberdarsın nede dilimdeki şarkıdan kımıltısız bir süreçte yenik düşüyor efsun dakikalar kirli sözlerimi sakın temize çekme nerden ince isem ordan kır beni çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır sen hayatla hala dalga geçiyorsun bilemessin ki kaç efkarı duman ettim hiç bulamadıklarını asla yitiremezsin dahilime dert haricime siklet oluyorsun ne köstebekler gördüm şirin, sevecen ne yalancı cilveler ne etek öpmeler denize bakmayı bilmeyenler mavinin kıymetini nerden bilirler şairler ölüdür derler kuzum bu laflara gülerler yaralarımdan ağrılar sızıyor susuşum sana üstü kalsın külfetimin sitemim aşka ayrılığa ve zamana |