Ahh o ipek gibi beyaz saçlar
Gün geceye uzanıyordu,
Sahilde. Mevsimse İlk bahara ağır ağır, Yakamoz. O gizemin büyüsünde, Bir karaltı gördüm uzakta. Yavaş yavaş yaklaştım yanına. Eski ahşap sandalyede, Bir kadın oturuyordu. Yüzü önünde usulca ona seslendim. Başını kaldırdı yavaşca. Hareketleri öyle yavaş, Öyle titriyordu ki. Hayretler içindeydim. Yüzü kırış kırış. Her bir kırışıkta büyük sırlar gizliyordu. Şaçları bembeyaz, Belinden ağşağıya sarkıyordu. Tıpkı bir ipek misali. Bembeyazdı. Ona sordum kimsin sen? Dedi sevmesini bileyen. Dedim bu nasıl cevaptır? Dedi sevmesini bilebilseydim. Yitirtmezdim çocukluğumu. Ya üzerine ilk topraklar sespilirken, Adımın seslenişi. Dedi bir hiç olmazdı. En büyük hayallerimle çizdiğim, O resimler. Ya her bir harfinde gözyaşım olan, O şiirler. Derken, önce dili tutuldu. Sonra tüm bedeni yığılıverdi, Sahildeki kumlara. Buz gibi oldu elleri. Gözleri bulutlara bakarak kapandı. Tek değişmeyense, O ipek gibi bembeyaz saçları. Ahh o saçlar.! Nasıl kıyacaktı kara toprak? O saçlara. Hep onu düşündüm hep. Aygülün Dizeleri. |