Șehitlerimizin anısına
Saat 7...
Yani burada, yani senden ve memleketimden binlerce kilometre uzakta... Saat 7...Sabahın 7 si... Bir koşuşturmaca başlıyor, dünyanın her köşesinde oldugu gibi... Gelenler, gidenler, kopek gezdirenler vesaire vesaire... Vatanımda ise, 40 yaşını gecen sonradan müslümanlar ile, kalbi hakka atan muminler sabah namazına durmuş, yeni nesil ise uykularının bilmem kaçıncı evresinde... Her yerde olduğu gibi Aslanlar nöbette, çakallarsa kaçak et peşinde.. Ben ise evimin penceresinden sokağı seyrederken, bilmem kaç gündür öz dilimden "günaydın" işitmemiş, ezan-ı şerifin günde 5 vakit ruhuma terapi yapmasından uzak, bazen buğulu bazen umutlu gözlerle guneşi arar dururum... Vatandan uzak olmak hadi neyse de, el toprağında Türk olmak bi hayli zor... Herkes el pençe gibi görünsede, avına yaklaşan yılan misali sessiz ve yavaşça adeta milim milim işliyor içime... Etrafta soğuk bakışlar, kulağıma gelen anlamsız koyu muabbetler... Dillerini çok iyi bilsen bile ne derdini anlatabilirsin ne sevincini, hele aşkı hiç anlatamazsın.. Burada aşklar bel kemiginden diz kapağına kadar... Daha dün akşam eskilerden kalan minicik, şimdilerin genç kızına, bir abi edasıyla tabiri caizse "kınalı" öğütler vermişken, aklıma onun yaşındaki eski sevgilim geldi.. Hani bide sabah olmuş, bide memleketten uzakta, hani bide tereyağlı çökelekli gözlemeyi özlemişken, Demlikte, kömür ateşinde demlenen çayın kokusunu, ucuzluk pazarından alınmış ketıl’ın içinde aptalca aradım.. Oysa memleketim böylemi??? Vatan toprağında sokaktan geçen her delikanlı çay kokar... Her ana evladına şehid gözüyle bakar... Memleketimde Askerden gelince yapılır düğünler... Çay kokan yiğidim vatan beklerken, sadece topragı, toprağını, vatanını düşünsün diye.. Toprak dedimde bak aklıma geldi.. Saat sabahın yedisi ve yağmur yagiyor.. Hani yağmur yağdığında toprağı yemek isteriz ya, hani oyle güzel kokar ki " ortasından bir parmak alıp" ağzımıza atasimiz gelir ya iste burada o yok... Toprağın altında şehit yok!! Şahadetin o evlat kokan, can kokan, aşk kokan, kömür ateşinde çay kokan tadı yok... Uzagım Aslanım senden... Ben uzağım da iki adım ötendeki insanımda mı uzak!! Kahrolası hayatı herkesten fazla hakederken, en kahpe yaratıgın namlusunun ucu kadar yakın olamadık sana be aslanım... Şimdi senden ne yüzle helallik isteyecegiz... Bi anda düştün yere belki, gözlerimi kapatıp hayal edemiyorum bile, hain sesleri duyuyorum, ama seni yere düşüremiyorum be yiğidim... Şehid yere düşermi, evlat yere düşermi, can yere düşermi... Kurulan kanlı tezgahta can veren yüzlerce yiğit yere düşmedi be aslanım, düşmeyecek, düşmeyeceğiz.. ve rahat uyu sen, bizler çok zaman uyuduk, geç olmadan uyanıp bu vatan için tek tek vurulup bin bin dirilecegiz... Düşmedik, düşürmeyecegiz... Dedim ya Aslanim saat 7... Gidişin içimizi yedi... Moskova 2015 |