heyelan..toprağa yürür su... kafiyesiz sözlerin yayılması gibi boşlukta. toprağa yürür su... mecaz zaman: antik bir orman gel ve bana küs... daha çok. azalıyor saçlarının kırıklarına sakladığın gündoğumların... kızıl ve kekre. bir tat ki göğüs kafesinde tuzaklar kurup, öldürüyorsun benli düşlerini. mavi ve siyah pas ve iyot değil. kollarını iki yana açışı bir martının dal ve koku mecaz zamana bir patika açılır yüreğinde. gözlerine yürür kan. mecaz mekân: bir inkalının el yazmaları hiyeroglif düş bozumları ki yarılır Nil bir iz bir yürek bir koku ve bir iz/ daha... heyelansız bir taşınma yüreğinden yüreğime düş kırılmasıdır. bir kaburga sesi... şimdi ve içimde. derinlerimde daha sıkı vur ve dağıt gülüşümü boşluklarım. ışıkları kapatılmış odalar gibi çekiyor dizlerini karnına... ve ses! toprağa yürür su.. ojesiz tırnaklarıyla yarasını kaşıyan bir kadın. aynada/ bir kadın yanım da yüreğimde içimde şiirimde.. mısraların perdelerini kaldıran bir geceye benzer sureti... İşaretler... unutma, yol yürüyenin değil. görenindir. iliğine işliyor sızısı. buna izin vermeliyim... mecaz mekân: oda karanlık ve bir yatak çoraplarını giy ve bana gel. kışlıklarını at. boşalt dolaplarını yük ağır olan değil kullanılmayandır. gel ve devril üstüme bir nefes bir nefes/ daha kaşınır, bebeklerinde gözlerimin uykularıma kaçan rüyan ve görüntün. yüreğimde.. (...) |