AĞITLARLeylak kekik kokuları saçan bir kıra doğru yürüyüp, ruhumu doğanın şifalı ellerine teslim etmeliyim. Doga : muhteşem , kusursuz çizilmiş bir tablodur renkleri ,içinde barındırdığı tüm canlıları, gizemi. Uzanmalıyım kırlara serçeler uçsun üzerimden , şarkı söyleyerek eşlik etmeliyim onlara. Dış sesimin ahengini duymalıyım zihnımin dumanını anlaşılmaz sözcüklerimle dağıtmalıyım. Boynumda dolaşmalı bir ugur böceği , gülümseyerek onu alıp bir zamanlar ondan medet umuşumu anlatmalıyım. Bir kelebek konsun omzuma narin bedenini yakalayım seveyim biraz ne olur ki ! Sonra da ; özgürlügün tadını tattırayım. Cesaretim ;daglara tırmandırsın beni bulutların dansını yakından izleyim . Bir acı diken çıksın karşıma sayısız çiçekler arasında, dağlayıp kanatsın canımı defalarca... onunla dertleşeyim , küskünken barışan özlemle kucaklaşan eski dostlar gibi. acısı değer verdiklerimin kalbime vurduğu hançerin acısından daha beter değil ki. Bir kır menekşesi açsın yanıbaşımda hayranlıkla yapraklarını okşayım, usulca fısıldayım : duruşun kadar güzellikler yaşadı yüregim ama çabuk kırıyorlar ah be çiçeğim ... Yüreğimin dört duvarını rengarenk boyamak üzereyken fırçam düşsün ellerimden, bir fırtına kopsun aniden... Şahlanmış bir süvari peydah olsun önümde Tozu dumana katarcasına , son gücümle ardından koşarak yetişmeye çalışayım. O; gözden kaybolurken ah ederek dizlerimi döveyim ... belki de bu kendimle ilk ve son yüzleşmem olur : kıymetini bilemeden ellerimden uçan gençliğime , İç çekerek ; ağıtlar yakayım. Nuran KARACA 14 12 2017 22 6 |