Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
Bu şiirlerin gerçek hikayesi Arke Adası Romanımdadır. Soner ÇAĞATAY
Aradan beş gün geçti hüzünlü akşamlarla Baş etmeye çalıştı, herkes çöken gamlarla Sabah oldu velakin, uykudaydı Cemil bey, Kediler, canlı cansız, evdeki bütün her şey Yorganın tam altına, başını soktu Maviş. Yaşlı adam uyandı: »Hayrola şeker ne iş.« »Öyle bakma hiç bana, uyuyacağım şimdi.« Bu defa güzel yavru, baş parmağını emdi. Cemil bey itti onu: »Acıktın, annene git!« Sonra saate baktı: »Dokuzmuş hâlâ vakit.« Maviş koşup altına, girdi kalın yorganın. »Hım, anlaşıldı oyun istiyor senin canın.« »Halit’e geç kalırız böyle giderse minnak.« »Bu gün önemli bir gün, bandajı açılacak.« »Bırak lan, yırtacaksın yamalı pijamayı.« »Isır sen ısır sabah, alırsın sen mamayı.« Hemen kalktı yataktan gözleri pencerede Bir şey aradı: »Sarı! Sol terliğim nerede?« »Gece sen oynuyordun çabuk bul getir onu.« »Daha duruyor!« dedi, giyerken pantolonu. Çoraplara uzandı…Bir baktı, terlik yerde Pencerenin altında; üstüne düşmüş perde Ayağına geçirdi, yorganını katladı Kediler bir oraya bir buraya atladı Odadan çıkarlarken, açık kaldı pencere Temiz bahar havası girsin diye her yere Kedilerin maması zaten dünden hazırdı Maviş yerden diliyle,,boş tabağı kazırdı Yıkamadan bıraktı tabakları tezgaha. Ocağı, lambaları kontrol etti bir daha
Ω
Hiç vakit kaybetmeden kapıdan çıktı beşi Cemil bey kucağına, aldı koşan Maviş’i Okşadı tüylerini yürürken dar sokakta Yolcular da onlara, bakıyordu durakta Dönüp sağına baktı…Konfeksiyon dükkanı Yollardan kalkan tozlar kirletmiş camekânı Mankenin üzerinde, siyah takım elbise Mavi gömlek uymuştu kravattaki süse Yaşlı adam yöneldi Karanfil sokağına Bir yandan iniyordu terler tâ şakağına Sağ elinde Maviş’i, diğerinde mendili Sırılsıklam olmuştu saçlarının her teli Kuruladı başını, ense köküne kadar Kol saatine baktı…On bire on iki var Kestirmeden önüne çıktı veterinerin Karısı konuşarak çıkıyordu Şener’in »Geleceğim.« diyerek, uğurluyordu Halit »Buzağına bakarım, yarın bulursam vakit.« »Hemi aşısını da yaparım, Gülsüm teyze.« »Hay Allah razı olsun; unutma; uğra bize.« »Doğuma gelmeseydin yaşamazdı buzağı.« »Dışarı zor çıkardı, hem başı hem ayağı.« »Estağfirullah teyzem, Allah istedi ki var.« »Yaşaması içinmiş, verdiği en son karar.« Cemil bey yanlarına gelip »Merhaba!« dedi Gülsüm hanımdan biraz çekindi küçük kedi Başını soktu hemen koynuna Cemil beyin Kadın dedi ki: »İsmi nedir bu şirin şeyin.« »Maviş, yerdekilerse Simya, Benekli, Sarı.« »Dördü bu Cemil beyin dünyadaki tek varı.« »Benim de var bir tane, adı Kartopu beyim.« »O yegane sırdaşım, arkadaşım, her şeyim.« »Huzur veriyor bana, dokunduğumda ona.« »Nankörlük değil sevgi aşılanmış hayvana.« »Ruhu, özü sevgiyse huzur verir her insan.« »Daha iyi görürsün, bunu gözlere baksan.«
Ω
Halit elini soktu önlüğünün cebine Lafa girdi yakışır, şekilde edebine »Hayvanların fıtratı, bozulmamıştır zira.« »Asla bilmezler yalan, kibir, israf, iftira.« »Biz kendi vasfımızla bakarız hayvanlara.« »Korkak deriz birine, benzetip tavşanlara.« »Şöyle demek gerekir, korkuyor insan gibi.« »Yazık hayvanın ödü, patlıyor Osman gibi.« »İnsan da tırsar, korku, has değildir tavşana.« »Yaradan vermiş onu Ramazan’a, Rahşan’a.« »Yalakalık kendinde yokmuş gibi davranır.« »Velakin makam için en çok insan kıvranır.« Cemil hoca: »Dilenir, el etek öper hatta.« »İnsan kadar riyakar, biri yok kâinatta.« »Allah’ın ihsanına var mı hamd u senası.« »Ahvalde görülmeli, teşekkürün manası.« Gülsüm hanım okşadı yanağını minnakın. »Ne olur Cemil hocam bunlara iyi bakın.« »Şu hayvanlar olacak mahşerde tek şahidin.« »Sevgidir derdim bana biri sorsa: Nedir din?« »İnşallah Gülsüm hanım...Bakacağım çok iyi« »Rabbim bana gönderdi, bu dört güzel kediyi.« »Tesadüf diye bir şey yoktur hayatta, yoktur.« »Kamış, kimine neydir, kimine hasır, oktur.« »Her hadisede anlam, nice hikmetler vardır.« »Koşmak isteyen için bu en güzel kulvardır.« Halit sohbeti böldü: »İçeri girelim mi?« Sonra cebinden tekrar aldı mavi kalemi »Simya’nın bandajını açıp bakayım hele« »İnşallah gereksizdir yeni bir müdahale.« Cemil bey, dua eder gibi »İnşallah!« dedi »İçimden bir ses der ki; şifa bulacak kedi.« »İçim acıdı garibe.« dedi kadın şefkatle Çömeldi ve bandaja, göze baktı dikkatle. Hem sevdi hem okşadı, tüylerini Simya’nın. Ayağa kalktı: »Bin türlü hali vardır dünyanın.« »Geçmiş olsun efendim. Rabbim açsın gözünü.« »Hoşça kalın« diyerek noktaladı sözünü.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
CEMİL BEY VE KEDİLERİ - 42 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CEMİL BEY VE KEDİLERİ - 42 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Asla bilmezler yalan, kibir, israf, iftira.''
Kesinlikle çok haklısınız.
Cemil Bey ve Kedileri öyle güzel konulara dikkat çekiyor ki, her okuduğumda iyi ki okumuşum diyorum.
Tebrikler, teşekkürler.
Saygımla..