Islak Ceket
Düşler göründüğü kadar yorgun değildi
Sen, düşlerin incinen ve körelen velisi Sonların ilklere o bitmek bilmeyen serzenişi Sırtındaki küfelerin , gölge gibi, sezinlenişi Sonları yazmayı kalem kıran şairler gibi İstemeden sevmeyi diretilen Ünzile gözleri gibiydi Bir Bey’in ceketinin üstündeki gölgeli kadre taneleri Dinmeyen ufkun , doğmayan yakamozları acılı sesiydi Konuştukça ölmek idi. Gözlerinde benzerleri, Sözlerinde eşi benzersizliği, Yakalamak ;kaçan bir edanın sinmiş ıslak ceketiydi Yakşı olmak;kaçan bir adamın silinmiş ak gözleriydi Uykularında sonları ;ilk vedalarında son güçleri gizliydi. Islak ceketine rağmen... |