Üzülmezdim Vallaha ‘ kâfir’ olaydı(1)
Üç beş soysuz yüzünden, elimi
Terk eyledim; Şehrim ile sılamı Yüzü dost; Kalbi hainin çalımı Mevki, makam; Elimden eyledi Siyaset pazarı; Çok yüzlü yaşar Gönül kazanım, kaynayıp taşar Kötülerin yaptığı, aklıma düşer Kulak asmadım, çokları söyledi Kimi kötü, kimi kötülüğü örter Arasında ne fark var, alkış tutar Zayıflar ceza görür, güçlüler yırtar Ta ezelden beri ;Adalet böyleydi Darağacında masumu asar ise Gönül; Adalete, nizama küser Bilmezler konuştu, bilen susar Keşke; Bilgisi, belgesi olaydı Hayallerimle sorguya tutuldum Sistem zarı hilebazmış, ütüldüm Bürokrasi pazarında, satıldım Kadir kıymet bilen biri alaydı Topal olan kanun; Bize ulaştı Gov Kaybet delil, Hüküm yılıştı Kimler ezmediki ,bu can alıştı Filler çimene bastığın bileydi Güneyliyim, Ankara’da üşürüm Bir güzelin sevdasını taşırım İlahlara kurban; Ola, ola yaşarım Kerbelaların sonuncusu olaydı Sistemin sam yeli, soğuk eser Başımızı siyasetin kılıcı keser Üzüldüğüm; Abi diyen, ipim çeker Bari Hasmım, merdane geleydi Kanunların yapıldığı yerdeyim Asılım; Vekil elinden dardayım Ey Rabburrahmanım; Zardayım Kulların yamuk olmayaydı; Nolaydı Yarsuad; Kendi halinde bir kuldu Şahitler dinden, kendi maldan oldu Asıp, kesenleri; Müslüman kuldu Üzülmezdim Vallaha ‘ kâfir’ olaydı(1) 1- NOT ;Uzak ve yakından aynı değerleri savunanlarca; Öldürülen, incitilen insanlar; Daha bir başka üzülüyorlar….Şöyle ki; SAHABE’den Amr (ra) anlatıyor: Hz. Ömer (ra) hançerlendiği sabah ben ayaktaydım. Onunla aramda sadece Abdullah b. Abbas vardı. İki saf arasından geçince arada durup bakmıştı. Bir boşluk gördü ve ‘Safları düz tutun’ dedi. Sonra önce geçip tekbir getirerek namaza başladı. İlk rekatta cemaat toplanıncaya kadar, Yusuf veya Nahl suresini okudu. Ruküye gitmek üzere tekbir getirmişti ki, o esnada hançerlendi. O anda ‘Köpek beni yedi’ diye bir ses işittim. İranlı köle, elinde iki ağızlı bir bıçak ile kapıya doğru fırladı, sağında solunda kime rastladı ise hançer sapladı. O gün cemaatten on üç kişiyi yaraladı. Bunlardan dokuzu zehirli hançerle öldü. Bu durumu gören Müslümanlardan biri, katilin üzerine bir elbise attı. İranlı köle yakalandığına kanaat getirince hançeri kendisine saplayıp intihar etti. Hz. Ömer (ra) yaralı olmasına rağmen Abdurrahman b. Avf’ı tutup öne geçirdi. Hz. Ömer’in (ra) arkasındakiler de benim gördüklerimi gördüler. Mescidin yan tarafındakiler ise ne olup bittiğini anlayamamışlardı. Abdurrahman b. Avf (ra) cemaate namazı kısa bir şekilde kıldırıp tamamlattı. Hz. Ömer (ra) mihraba uzandı. Yanındaydık. Sordu: - Ey İbn-i Abbas, bak bakalım beni kim yaraladı, dedi. İbn-i Abbas (ra) bir müddet dolaşıp döndü ve: - Muğire b. Şu’be’nin kölesi, dedi. Hz. Ömer (ra): - Halbuki ben ona doğru olanı ve iyiliği emretmiştim, dedi ve ilave etti: - Ölümümü, Müslümanlardan birinin eliyle yaptırmayan Allah’a hamdolsun. Abdullah (ra) devamla şöyle anlatıyor. Hz. Aişe (ranha) annemiz: - Allah Rasulü’nün yanında kalan bir kişilik yeri kendim için ayırmıştım. Lakin bugün Ömer’i kendime tercih ediyorum, dedi. Ruhu kabzedilince, onu aldılar, yürüyerek Hz. Aişe’nin (ranha) odasına kadar geldiler, Abdullah (ra) selam verip: - Ömer izin istiyor, dedi. Hz. Aişe (ranha): - Alın içeri, dedi ve derhal içeri aldılar. İki arkadaşıyla birlikte oraya defnedildi. (ALINTI) |