Yaşlı adam bir yandan bakıyordu tavşana: »Niye kıpırdamıyor, ne oldu bu hayvana?« Verteriner de döndü kafesine yüzünü Konuştu oradan hiç ayırmadan gözünü: -Çok hasta zavallıcık, dilerim gece ölmez. -Son ilacı da bitti, elden bir şey de gelmez.« Cemil beyin gözleri büyüdü birdenbire. »Sipariş et Halit’im, olacaksa bir çare.« »Ben öderim her neyse siparişin masrafı.« »Bari senet kabul et ağzımdan çıkan lafı.« Adam etrafa baktı: »Yazık şu hayvanlara.« »Deva bulmak lazımdır, hali perişanlara.« »Onların da masrafı bendendir bundan böyle.« »Ne kadar para gerek, tedavi için, söyle!« -Hocam çok cömertsiniz; fakat kabul edemem. -Bir hayr için hocamı kendime kul edemem. -Gücenirim, derseniz, amaliyat parası. -Kapansın bana kafi Simya’nın yarası. -Derse ilgim hiç yoktu talebeyken okulda. -Onu siz sevdirdiniz, ışık gördünüz kulda. Veteriner okşadı tüylerini Simya’nın Sözlerinde zerresi bile yoktu riyanın: -İşte bu yüzden sizden, asla para alamam -Merhamet yarışında ben de geri kalamam. »Ben sana öğretmenim, sen de bana talebe.« »Gerçek bir hoca kalmaz öğrencisine gebe.« » Halitciğim kedim ne zaman taburcu olur?« »Ve bu garibin sana, ne kadar borcu olur?« -Peki, hocam, ben sonra söylerim masrafları. -Sizden ricam, hiç kimse duymasın bu lafları. »Aramızda kalacak, söz veriyorum sana.« »Çünkü sırra sadakat çok yakışır insana.« -Simya’yla yavruları götürün bence bugün. -Baksanıza nasıl da, bakıyor üzgün üzgün. -Gözündeki bandaja dikkat edin, çıkmasın. -Çözülürse bağlayın velakin çok sıkmasın. »Tabi dikkat ederim, gözüm gibi bakarım.« »Ne şikayet ederim, ne de ondan bıkarım.« Yaşlı adam Simya’ya baktı: »Gitme zamanı.« Ah bir görmeliydiniz, bunu duyan Tavşanı Hasta haline rağmen birden kalktı ayağa Birkaç kez tökezledi, düşecek gibi sağa Kafası titriyor ve çok yorgun bakıyordu Gözlerin kenarından iltihap akıyordu Hali öyle perişan, öyle derbederdi ki Zahiren bir ölüden hiç farkı yoktu sanki Arkadaşına baktı kulaklar düşmüş halde Hoşça kal diyordu, galiba son merrhalde Ardından ötüverdi kanadı kırık Saka Uğurladı dostunu, gözüne baka baka Zavallı kuş susunca, uyuz köpek havladı Hoşça kalın der gibi Simya da miyavladı Ceylanın konuşmaya kalmamıştı mecâli Bir veda cümlesiydi, zaten hüzünlü hâli Simsiyah gözlerinden duygular taşıyordu Aynı anda mutluluk ve hüzün yaşıyordu Sonunda görecekti, arkadaşının gözü Daha genişleyecek kediciğe gökyüzü Cemil bey yavruları, koyuverdi sepete Tıpkı benziyorlardı çiçekten bir bukete Sonra »İyi günler!« dedi veterinere Bal arısı da geldi, gittiği bütün yere
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
CEMİL BEY VE KEDİLERİ – 33 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CEMİL BEY VE KEDİLERİ – 33 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.