CEMİL BEY VE KEDİLERİ – 31Duvarda çiziliydi, bir kadın ve bir erkek Görenler sanırdı ki bakışları çok gerçek Hem canlı hem derindi gözlerindeki mana Meydan okumuş hepsi yedi binlik zamana Bilge kadın ayakta, sağ eli yukarıda Elbisenin kolu da hemen hemen yarıda Adam yere diz çökmüş onu dinliyor gibi Çok büyük ihtimalle kadın hikmet sahibi Dilenci gibi eğmiş, kafasını sağ yana Hüzünlü gözler ile bakıyordu bayana Ona teslimiyeti yüzünde âşikârdı Zira hâlinde huzur ile inkiyat vardı Kadın beyaz elbise giymiş azize gibi Bakıyordu adeta Ruhla göz göze gibi Diğer duvara yürüdü; yine garip bir figür Öncekinden şekilce, manaca farklı bir tür Dört adamın elinde, dört farklı kalın kitap Sanki her devir için, yazılmış birer hitap Ortadaki ateşe, odaklanmış gözleri Gözbebeklere kızıl rengi vermiş közleri Kitaplar kaldırılmış, atmak için peşpeşe Ortalarında gür yanan, esrarengiz ateşe Tam arkada, semada başka bir kitap daha Masmavi gök adeta, yarılmış şerha şerha Yüzü belirsiz varlık, tutmuş kapaklarından Habis mahluk da kapmış kısa ayaklarından Aşağıya çekmeye, çalışıyordu galiba Belki de sahip olmak istiyordu kitaba Dört adam başlarını çevirmiş bakıyordu Gözlerinden endişe ve korku akıyordu Birbirinden farklıydı uzun kıyafetleri Dikkati çekiyordu, giyim zerafetleri Θ Cemil bey arkasına dönünce birdenbire Gördüğü renkli figur, muhtaç idi tabire Yedi sakallı adam dizili sıra sıra Kıyafetler aitti, farklı farklı asıra İlk figürdeki adam ortalarına çökmüş Tarifsiz bir ıstırap ruhun belini bükmüş Yanda başka bir kadın duruyordu ayakta Bir cümle yazıyordu, belindeki kuşakta Cemil beye yabancı geldi yazının türü Adamların beline baktı ondan bir sürü Hepsi farklı cümleydi; nasihatti galiba Belki de çöken adam muhataptı hitaba O malum kadın öne eğmiş ince belini Adamın omuzuna koymuştu sağ elini Gözlerini kapatıp, öbür âleme dalmış Adeta ruhu gidip sadece cismi kalmış Yedi erkek onlara bakıyordu vakarla Çehreleri boyanmış sanki ilahi nurla Solun üzerindeydi adamların sağ eli Işık saçan gözleri, hoş geldin ifadeli Θ Cemil bey daha sonra diğer duvara gitti Sandı ki bu son resim ve göreceği bitti Ortadaki o adam, iki büklüm çökmüştü Yer ıslanacak kadar göz yaşları dökmüştü Islanan yer çemberdi ve simsiyah olmuştu Halinden anlaşılan, ruhu günah dolmuştu Galiba çok pişmandı; belki de hiç değildi Kimbilir mutluluktan, tam huşuyla eğildi Yüzdeki ifadeler, duygular karışıktı Göz kenarları, yüzü, bayağı kırışıktı Bastırmıştı göğsüne, gökten gelen kitabı Ağlamaktan çamura döndürmüştü türabı İlk figürdeki kadın bakıyordu sağından Kelimeler dökülür, gibiydi dudağından Heybetli duruşunda, zafer edası vardı Kutsal görevi bitmiş gibi vedası vardı Gerçeği öğrenmişti, hocasından talebe Dahil olmuştu artık sevgi dolu meşrebe Θ Cemil bey kaldırınca kafasını tavana Şaşırmış halde baktı figürdeki insana Evet, aynı şahıstı, yere çöküp ağlayan Ve göğüs hizasında kollarını bağlayan Resimde bir tepecik...zirvesinde de adam Olay vakti sabahtı; güneş doğuyordu tam Işıklar sarıyordu, kızıl renginde ufku Uyandıyordu sanki uyuyan her mahluku Tepenin sağ yanında farklı ırktan insanlar Solunda bekliyordu türlü türlü hayvanlar Adam kolları açık, tepede duruyordu Günün ilk ışıkları yüzüne vuruyordu Gururlu bakışlarla rehberi gerisinde Mucize görüyordu, biraz ilerisinde S / ÂYE 1 KASIM 2017 / ESKİŞEHİR |
Hayran oldum
İyi ki şiirinizi okudum
Teşekkürler sevgili kalem