Bilsen...Bilsen... Ne kadar tanımak isterdim Sığ sulardan çıkmayı çok arzu ederdim Görmeden Tanımadan, anlamadan Nasıl emin olabilirdim, miskin haldeydim Ne kapımı Çalan olur, ne de ufuk bulur İnsan gayret etmezse hal zanna esir olur Beşer Şemse hasret yaşamaz Karanlığa, acıya sığınarak hak aranmaz Uzlet Tevhidin tahkikine ulaşmayana Huzur, huşu, tefekkür, tahayyül yaşatmaz Ömür Hayata adanmış değildir Hayat zan, zafiyet için hesapsızlık değildir Hayatı Anlamayan, tanımayan Öteye yabancı giden sefil bir nadan akıldır Beşer Öncelikle kendini tanımalıdır Bahşedilen emanetten bihaber olmamalıdır Çünkü Keyfiyet nitelik ve liyakat farkıdır Liyakat sahibi olmayan, hazzı için yaşayandır Artık... Sormam, soramam, Bunca uzaklıktan sonra kapını çalamam O an İçinde bulunduğum Şartları, mecburiyeti artık sana anlatamam Hasreti Firkati, özlemi, çileyi Feda eden vefasız lekesini kabullenemem Sen Bilemezdin Habersiz bir sadakattin, ümit içinde edeptin Hiç Şikayet etmedin Sabrı, metaneti, samimiyeti nasip edinmiştin Ben ise Garbın soluk hücrelerinde Çaresiz, bizar, imdat bekleyen bir haldeydim Onca Yıllardan sonra çekindim Sılaya hiç dönemedim ben eski ben değildim Mustafa Cilasun |