ÇUKUROVAMevsimlik işçi çocuktur masalcı, Gâvur dağlarının ötesi koca şehir, Bereket anadır iki güzel nehir, Büyük binalar bulvarlar bin bir ışık, Sırılsıklam el ele koklaşan yüzlerce âşık, Taşralıya dönme dolaptır yaşam, Birbirinin kopyasıdır sabahla akşam… Umuda yolculuktur Çukurova, Balya üstü yüktür ırgat, Taş köprü boş arsa açık palas otel, Toprak ağası kapısında tokmaktır elçi, Günler avare umut gölgeli, Çiftlikte nihayet karınca çapacı, İzde göz kâhya emirin demiridir çorbacı… Çukurova sarı sıcak cehennem, Tarla büyük gün uzun ten yanık, Avuçta şiştir nasırdır çapa, Köy çeşmesi ter boğar nem, Mırmırık çorbası imansız ayran, Ömre bedel soluk bir kısa mola, Bedene can kazınan mideye gem… Masalın gözyaşıdır gün batımı, Su altında arınmaktır eğlence, Ekmek arası biberli zeytin gazoz, Ailesiz çocuğa akşam yemeği, Tarla her yan ne ışık ne âşık, Kolları koynunda boynu büküktür düşler, Yorgunluk bedeni kanatan dişler… |
şiiriniz beni yıllar öncesine götürdü
pamuk topladıgım zamanlara
şimdi cukurovada pamuk ekende yok
yazıda çalışmak elbette zor yorucu
güneşin altında .Allah kolaylık versin
alın teri ile lokmasını helal kazanan tüm insanlara.
saygılarımla selamlıyorum.