YOKLUĞUN KIYAMET'İM
Gidiyordun sevgilim, acımasızca gidiyor’dun.
Ellerin, ellerimi yırta yırta ciğerlerimden nefesimi,koparta koparta gidiyordun. Gidişindeki ihtişamı ,gidişindeki endamı görmeliydin. Ve ben hala yaşıyorsam, bu senin suçun. Çünkü;aşkına çatlarcasına dolu olan kalbimin hala atması, inanılır gibi değil, bu düpedüz senin suçun, senin kabahatin. Ben sensiz ölmeliydim aslında, ben sensiz ölmeliydim. Azrail ruhumu paramparça kopara kopara almalıydı bir anda. Ne bileyim fırından ekmek alırken. Sigaramı yakarken yada. Yada kahvehanede çay içerken, öyle yığılıp yere düşmeliydim. Hatta, bir dostumun komik birşey anlatıp , sanki ben seni unutmuşum da, çok mutluymuşum gibi gülerek, ölmeliydim, öyle apansız, sebepsizce. Hiç bir hastalığa sığınmadan, bahane uydurmadan ölmeliydim. Oysa benim sensiz yaşamak, hayata tutunmak gibi, vicdansız’ca hain’ce bir plan yapamazdım,çünkü ben seni, ölümüne sevmiştim. Geberircesine, intihar edercesine. İşte sevgilim,boşuna gitmemişsin sen benden, boşuna terketmemişsin beni, meğer ben seni hiç hak etmemişim. Sana layık olamamışım hiç bir zaman. Yazıklar olsun bana,kendimi bile kandırmışım. Kanmışım, yanılmışım,yıllarca. Hani derdim ya sana, senin varlığın,benim varoluşumdur, yokluğun kıyametimdir diye, aldanmışım sevgilim, baksana hala yaşıyorum. Utanmadan bir akıl hastanesinde.. |