boşluğumsun..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın kandırıyordu kendini,
kekeme ANılarını çarparak yüzüne el ayak duvar ve ayna el yordamıyla yürürken içine rüya ve ayetler boyunca üfledi bir elma gibi kokarken parmak uçları ne naftalindi bahsi geçen ne İstanbul ne de iyot dokunuşları ki boşluğumsun.. (...) yoksun… ardından yazıyorum sana el-ham ve rüzgar/tufan.. yüreğin Mekke kadar dayanırken ruhuma. sen üşürsün üşür sesin gözlerini kapatırsın boşluk/boşluk ve ben üşürüm.. daha fazla eksilmeyecek hiç bir şey senin kadar inan... ellerimde kalacak boşluğun ve boşluğun/ceplerimde kapıları açık bırakıyorum ayaz. dudağımda... öldürürken beni ve soyarken kabuklarımı güneşe karşı yalancıyım belki sana yabancı senin kadar inan bebeklerine g-özlerimin kaçıp duran ışık kadar... daha azı zifiri karanlık sayılacak/yokluğun... yokluğun ki sümüklü ve kirli çocukluğu bir bulutun... sis kadar belirsiz ve kader kadar yol sır ser son/baharları sürüp toprağıma taşınıyorum seninle su damlası ve zerre kadar hava yüreğindeki yazgıdan ben seni tersine okudum bunu neden anlayamadın sırtındaki morları/korkularını ve kokularını al git boşluğumsun.. bu bırakıp herşeyi gitmekle alakalı bu matematik ve anatomideki bilinmeyen elimde değil/ -sin (...) |
Bir boşluk ki
Gündüz heder
Gece keder örgülü. ..
Bu sesi seviyorum
Başka dokunuyor...
Eksik olma hiç.