Sürgün yerimiz Dünya, postu sermeye değmez; Göçenlerden ibret al !.. Övüp yermeye değmez; Mecaz aşka kök salmak, Zülfiyâre dokunur; Ne ki kalıcı değil , gönül vermeye değmez...
B/EBE CAN
Sancı ve gerilimi zor gelse de Anne’ye, İlmen her doğal doğum armağandır bebeğe; Ömür boyu sürecek minnet borcumuz vardır, İlk Dünya tanışımız eli yeğnik Ebe’ye...
* Yeğnik: Oldukça hafif. * Ebe : 1. Doğum yaptıran kadın. 2. Ninemizin annesi.
ABDULLAH BİÇARE
Mezarı Üsküdar’da "kam-yab" olmayı diler; Ziyaret edenlere, "ut-bap" olmayı diler; Zakir Şaban’ın oğlu, Rabb’in Biçare kulu, Miskinler rahlesinde kitap olmayı diler...
* Zakirzade Abdullah Biçare bin Şaban: 17. yy.da yaşayan veli bir zattır. İstanbul Üsküdar’daki Karaca Ahmet Mezarlığı’nın biraz ilerisindeki Miskinler Kabristanı’nda metfundur. * -yab: Sonuna gelen kelimelere bulan, bulucu anlamını katan ek. * Kam-yap: Umduğuınu bulan. * Bap: 1. Kapı. 2. Kitap cüzlerinin her biri. 3.Konu, husus, mesele. * Ut-bap: Kazanç kapısı, fetih kapısı ya da açık kapı. * Zakir: Sürekli anan, zikreden.
HAYDAR DEDE
Erenlerin elinden nuş etmiş peymaneyi; Fatih, Sancaktar kılmış riyâdan bigâneyi; Tasavvuf neşvesiyle türbesi kül olmuş da, Abdülhamit şâd etmiş, yeni Haydarhane’yi...
* Nuş: 1. İçme, içiş. 2. Tatlı şey. 3. Tatlı. * Peymane: 1. İçki kadehi özellikle şarap kadehi. 2. Şarap.
BEKAR DENİZ KIZLARI
İztuzu Kumsalı’nın Karetta çağaları, Hem öksüz hem yetimler, terketmiş anaları; Beşe nispet üç bayan, aşka hasret ölecek, Dört hatuna bir erkek, tek eşli yuvaları...
* Çağa: Yavru.
YEKE DİL
Yanilgı körfezine demirleyen yelkenli, Rüzâr azmaya görsün alabora "den-den"li; Kandırılmaya teşne yeke-dil Kaptan ise, Dip dalga su döverken hüsranına sirenli...
* Yeke: Kayık dümeni.
EFEMİNE MARABA
Yedi düvel bir olsa, Bozkurtça dalmalıyız, Misakı Millimize, ne dahil almalıyız; Cıfıtlara maraba kolpa pezevenklerin, Cenaze namazını Kerkük’te kılmalıyız...
Fitne sahralarında başlasın av süreği; Bu keyfe keder değil, Türk’ün beka gereği; Kafasını koparıp derdest mumyalayalım, Kendini kuyruğundan ısıran engereği...
* Siyon Yılanı: İsrailiyatın üçüncü dersinde, İsrail oğullarının Dünya Hakimiyeti hayali, Kudüs’ten çıkma Siyon Yılanı’nın tüm Dünya’yı kuşatarak tekrar kudüs’e dönmesi ve kendi kuyruğunu ısırması şeklinde betimlenerek tarif edilir...
ŞİMŞEĞİ YILDIRMALI
Onca danışmanı var gereği neyse sorsun; Soyadını kazansın, verdiği sözde dursun: Hani terör bitecek, ülkemiz uçacaktı; Cek cağ’a karnımız tok, soruna neşter vursun...
ÇATAL BOYNUZLU BEKRİ
Bizim boz alageyik firar etmiş Toros’dan; İsveç’e dümen kırmış, hali dillere destan: Konakladığı handa ne görse kırıp dökmüş, Çöp ikram elmaların "doğal mey"iyle mestan...
* Bekri: Ayyaş. * Doğal mey: Çürüyen meyvelerin içlerinin alkolleşmesi. * Mestan: Mest olmuş, esrimiş, sarhoş.
BUSEYE BUSE
Tek simgeyle saf şiir okuyup namesinde, Mukabil özlemleri cem ettik sayesinde; Ön meram ve son kelam dudağıyla mühürlü; Canana can’dan kaşe, busemiz busesinde...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GÜL DAĞINDAN ESİNLER - 17 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÜL DAĞINDAN ESİNLER - 17 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.