UTANSIN
İnsan olmaya geldim, dünyaya
Hayvanlardan daha, beterim Ezildikçe, kardeşliği unuttum Sosyal yaradaki, tuz utansın Çalıyı dolandım,korkup; İtten Sanal aşklar aradım, netten Depolar gizli, ışıltı setten Dumansız yanan, köz utansın Sokak kirli diye, hep bağırdım Kapı önümü süpüremedim Hakkı çiğneyene, tüküremedim Şovmenlik yapan, söz utansın Herkes, hayalinin çobanıdır Sanal gerçeğin çıbanıdır Töre güzel amma, yabanıdır Düzen tutmayan, saz utansın Sanallık gizemi, bilinmezlikte Karanın pozu, ak sanılmakta ‘Yalancının mumu kırk gün’ denilmekte Kuru lafa kanan, öz utansın Ey yaren;Sanallık, onulmaz yara Tabip hasta ise, bulunmaz çare sitemim;Fettanla şan, nazlı yare Sanal ellere düşüren, naz utansın Sanallık başka, gerçek başka Prangalar vurulmuş aşka Şıpsevdilik ‘modalaşmasa’ keşke Bütünden habersiz; Cüz utansın Ten pazara çıkmış, ruh şaşırır Hal iflasta, dilbazlar yarışır Güçlü; Hakkı, Hukukla kırışır Zalime kefen olan, bez utansın Sosyal medya, toz duman Neler, neler paylaşılır; El aman Arakanda ağlarken; Müslüman Zulmü kınamayan; Oğlan, kız utansın Yarsuad, ne gezersin sanalda Frekanslar karıştırılır, kanalda İnsan yutan, sanal kumulda Güzelde oltalaşan, yüz utansın Utansın, utansın; Dedim-de Utanma kalmamış, kendimde Arsız, yüzsüz eden; Bu sistemde Şiddeti arzulayan, haz utansın yarsuadım, Merve de ‘say’ olur Kader elinde kısmet, pay olur Gün gelir, sala verilir;‘hay’ olur Mazluma ağlamayan, göz utansın |
GÜZELSİN GÜZELSİN İSTANBUL KADAR
Marmarayı giydin elbisen oldu
Adalar üstüne gül olup kondu
Minare boyunca süliyet boldu
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
---- 1.07.2013 – Tozkoparan / İstanbul
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul