AYNI DÜNYANIN IKI AYRI INSANI
Biz aynı dünyanı iki ayrı insanıydık seninle,
Sorumlu ne yüzüme düşürdüğün keder, Ne de bir ömür boynumu büken kader. Ben küçücük kalbime kocaman dünyayı sığdırırken, Senin kalbine minicik bir sevdayı sığdıramaman da değildi aslında... Ne bileyim iki ayrı dünyanın insanıydık dedim ya işte... Benim soğan ekmek kadar minicik hayallerim varken, Senin, gezmek, tozmak, gününü gün etmekmiş sanki derdin. Benim hayallerimde, evim, işim, bir de yüreğime sığdıramadığım sen vardı. Ama senin hayallerine benim dünyam yetmezdi, sanki oldukça da dardı. Bendeki kaporta çürük, kılık kıyafet desen bit pazarından, işbortadan, Senin kaporta sağlam, o kadar da düzgün, seni keser miydi? Daha aşağısı pırlantadan... Benim çayım, sigaram, kalemim ve kağıdım varsa herşeyim tamam. Ama sana lazım olanları, kitap yazsam sayfalarca anlatamam. Şimdi düşünüyorum da, ben seni severken, ne kadar güzel, ne kadar da tatlıydın. Dışarı vurduklarım sevdamın tozlarıydı, sen asıl benim yüreğimde saklıydın. Ben hiç anlamam, zengin kız, fakir delikanlı edebiyatından, Ama yüreğimizin bir tarafının yıkık olduğu doğrudur, ta ezeliyatından. O kadar çok sevmiştim seni, inan sana hayallerimde bile dokunamazdım. Ve sonunda anladım ki, seni sevip aşık olmakla, kendi mezarımı kendim kazdım. |