koku/NŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir bakıyorsun; mavi bir gök/yüzü kırılıyor kuş kanatlarının ardında ve sen, kala/kalıyorsun ki derin soluk alıp vermelerin yakıyor üst dudağını en hassas yerinden ve sen bulutlara dalıyorsun, en parçalı halleri düş bozumları yaratıyor yürek coğrafyanda..sonra şekil veriyorsun hayata ki sağnak bir geçiş oluyor titrerken bedenin..toprak kokusunu özlüyorsun..g-özlerin ruhuma dalıyor..g-özlerin balkonuma tüneyen davetsiz güvercin ki ne nakit kaybolsam didikliyor kelimelerimi.. Bir bakıyorsun; düğümlenmiş elin kolun, devriliyor kelimelerin ve yazmak savuruyor beni sana doğru ki hava sahana karışıyor buluyorum kendimi..kelimelerinin ayazında üşüyorum sonra ifade güçlüğü çekiyorum kanarken bir harfin en derin yerinden..bir bakıyorsun seninle konuşur buluyorum kendimi, dudağının kıvrımlarından d-üşüyorum sonra ne vakit yüreğime DÜşsen; çöllerime yağıyor yağmur üşüyor ve titriyorum..ve dönüyorum kendime gitmediğin bütün yollardan... Bir bakıyorsun; ışıksız bir şehrin çıkmazlarında gezinen bir mecnün oluyorum bütün hesaplamalarını zamANa bırakan ki yelelerini rüzgarın savrukluğuna bırakan,dörtnala uzaklaşan bir kısrak oluyor g-özlerin ki sularım ısınıyor/d-üşüyorum aşka..bu sadece banamı oluyor?
(...) bir nefes çekip derinden, kokunu hissederdim önce ve sonra tenini, boynuna yakın bir yerde içine hapsolmuş bir lamba olurdum.. bil ki bağışlamadı beni hiç kimse avuç içlerinin yazgısında/çizgisinde ve kimse sar diye uzatmadı ellerini kanatlarımız kırık diye... bir soru, sorun olduğunu kabul edeceğim ve unutmayacağım delilik diğerine alışmak gibidir birazda.. delim benim/delirdiğim sırtına mavi boyalarla çizerken masal kahramanlarını şekilsiz rüyalarla uğraşırken sensiz, bembeyaz sabahlara uyanıyorum kimsesiz ve sessiz ki zaman susarken nabzımda, geçip giden bir yabancı gibi koyu kahve tadında dilimizde umut/suzluk.. anlamı susturuyoruz, mavi halkalarla denizin köpüklü dalgalarını öldürürken ıslak küs sabahlarda terk ediyor yüreğimizdeki çocuk/lar buğday tenleri ile bizi... bil ki sevgilim olmayan sevgili; boğulamıyoruz firavun secde etmedikçe denizimizde yüreğimizde dar ağaçlı ormanlar kara bulutlar susamışlığı toprağın aç damla çatık kaşlı gök/yüzün sancılarımla uyandığım bir omuz ağrısı gibi.. cevaplarına ulaşmak için yuvarlanıp derinlerine kapanıyor g-özlerim... bir çukur kazıp gamzelerine, gömeceğim seni üstüme.. sönmemiş izmarit ateşi gibi yokluğun AKciğerlerimin üstünde yar/a ve çekiyorum içime beklentilerimin dumanını küle dönüşünceye kadar nefesim ki ayaz bir gecede üşümesin diye yolunu kaybetmiş çocuklar... bunun bir adı olmalı bir cinnet anına dönüşmeden renkleri değişmeden yaprakların, bahardan/yaza yazdan aşk’a geçemedim henüz... dağınık ve savruk kelimelerim biliyorum kalkmadan oturduğum yerden, yıkamadan yüzümü,izliyorum senin tüm boşluklarını istiyorum, uysal mavilerle derinlerinde.. ezberi zor bir tarih gibisin fizik kılıfında karşıma çıkan.. atomlarına ayır beni, hiç öpmediğim parmak uçlarınla, vur şişeyi ve devir bardağı masaya keşfetmiş gibi yeniden bir şeyi dayan kasıklarıma kadar avuç içlerinle yüzümü tut ve tamam geçti de eteğinin altına sakla sorgularımı/sorularımı tarifi mümkün olmayan haller böyle yaratılır değil mi? tanıştırılmamış bedenler/yüzler gibi.. bil ki sevgilim olmayan sevgili; güneş yüzü görmemiş kelimeler, tanımlanmamış sözlerle birleşince aşk tene bulanmış bir koku bırakıyor çek içine ve kokla şimdi... (…) |
Gönül dostu; sizi ve şiirinizi sevgi dolu gönülle tebrik ediyorum….
Okuyarak beğendim…
…………………….....................................Saygı ve Selamlar...