SOMA'DA ÖLÜM VARÖlüm kuyusu kömür ocağı, Güneş’e havaya hasret vardiyalarda, Yorgun terden sırılsıklam bedenler, Sıvanır kömürün kara tozuyla, Ecelle kol kola geçer zaman, Kapanmaz borçlar ayın otuzuyla… Kapkara ter damlar, Kan akar her avuç kömüre, Hoyrat açgözlü sermaye, Paraya körkütük âşık vicdanlar, Çağdaş köle görür emekçiyi, Acımazlar tükenen hayata… Ölüm kenti işçiye Soma, Kâr hırsı kör etmiş madende, Masraf görülmüş yaşam odaları, Havalandırmalar yetmez nefes almaya, Uzar gider ihmaller zinciri, Bağıra bağıra gelmiş ölüm… Bu bir vahşet bu zulüm, Kirli ellerin ortak katliamı, Üç yüz bir eve düşürdü ateş, Kravatlı düzenbaz harami, Arşa yükseliyor feryat figan, Toprak genç bedenlere döşek yorgan… Yüzsüzlüğün cilası kader, Çıkarın nasırlaştığı yüreklerde, Tabutlar taşınırken omuzlarda, Eğlenirler düğün derneklerde, Biz bize ağlarız bu kara günde, Sizin vicdanlarınız firar sürgünde… Su testisi madencinin mezarında, İnsan olanı bu kor ateş yaktı, Her hayat hüzünlü bir roman, Azgın sermaye nefes kesen duman, Para hırsına esir zalimler, Hanelere acı gözyaşı bıraktı… |