insanlarımızın yüz göz ve ırkının rengine göre midir ki sence değeri ya gözyaşlarımız neyle boyanacak bize kendi halkımızdan gayri dost mu var ve elbet bir gün herkes anlar gerçek sahibini kıymetini ya gidince ya bitince yada ölünce heyhat la o zamana dek iş işten de çoktan geçmiş olacak
ey beyinsizler takımı her çiçekten bal alan kişi bir tek çiçeğe bile sahip olamaz ki oysa senin evinin barkının yolu bile şüpheli şükrü bilişte hasret ve özlemdir kalbe verecek olan lezzeti oysa ki sen çoktan atmışsın ne edep kalmış nede ar vakit geçişte gidiyor nasıl bulacaksın kaybettiklerini ki ne eylersin ki göz bu kalbi inançsız olanların ki hiçbir dizgin tanımaz ki elinde ve kalbinde değer duyulan bir şeyin illa ki bulunmalı bre inançsız senin gibi de hep şehevi boşlukta da kalınmaz ki
para pul ve çul çaputla hiç görkem mi olur illa ki güven kokmalı senin ise burnun havalarda gurur ve kibriyle zirve yapıyor ne şikayet edip de durursun hiçbir kişinin derdi kasveti asla senden az değil ki insanlar ne denli güçlü olursa olsun ayakları hep yere mahkumdur senin gibi beyni ve ayağı yerden uçuk değil ki hayalinde ki şey olsa bile senin sen hala daha hep boş hayallerle oyalanırsın
gel de gör ki gözü aç bir oburdur nefis hiç doymaz ki oysa ki sen bir kar tanesi gibi olmalıydın kimseye değişte zarar vermeden yol alarak çekinmek tüm yaşamının özünü kökünden bozar sen asla ki doğru yapacağından geri durmamalı idin nefsine değil beynine hizmet etseydin ya belki de suya da ihtiyaç olmazdı insanlıkta bu denli pis olmasaydın
şunu iyi bilesin ki aynı şiveyi değil aynı duyarlılığı taşıyanlar kardeş olabilir ağzından çıkan söz seni rezil de vezirde eder dilin yayı söz okunu ağızdan atmamış ise ona sen mutlak hakimsin atmışsa eğer arkası sıra senide yerlerde sürükler sevinç ve mutluluğunu herkesle rahatça paylaşabilirsin ama acını dostuna versen asla taşımaz
ne kadarda sen dertleri büyüttükçe büyütüyorsun oysa ki sen büyüde dertlerin de bir küçülsün özün ne kadar yüce olursa olsun sen sadece karşındakinin seni görebildiği kadarsın bir şey beklemenin lamı cimi yok her gün karamsar olarak hayata bakmamalısın güne umut dolu bir mutlulukla ayak at zira elbette bir gün seninde mutluluk vaktin gelecek her önüne çıkandan yılar isen elbet ki takılıp kalırsın bu bana bir imtihandır dersen ki mutlaka geçeceksin
şunu da iyice bir öğrenemedin de gitti kime ne kadar güvendi isen ya aldattı ya da kırdı yada işi bitince selamı da sabahı da kesti hiç anlamadın ki güvende en muhkem makam ancak yüce ”Allah” ‘ idi...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
-Bize kendi halkımızdan gayri dost mu var… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
-Bize kendi halkımızdan gayri dost mu var… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok haklısınız Üstadım. Vatan yangın yerine dönünce paranın pulun kıymeti kalmaz. Suriye nin para değeri mi kaldı? Can değeri mi kaldı? Gerçekten birbirimize sıkı sıkı sarılmaz birbirimizin kusurlarını ayrılık ve kavga nedeni sayarsak, düşmanın vicdanın olmadığını çocukları bebeleri katlederken görmek lazım. O koca yüreğine selam olsun Üstadım.
Bize bizden yakın kim olabilir ki? Hayat denen ufkun karardığı zaman zaman ve umutlarımızı yitirmek aslında hayattan koptuğumuz. Kutluyorum değerli üstadım. Saygılarımla engin yüreğinize...
''insanlar ne denli güçlü olursa olsun ayakları hep yere mahkumdur
sevinç ve mutluluğunu herkesle rahatça paylaşabilirsin ama acını dostuna versen asla taşımaz
özün ne kadar yüce olursa olsun sen sadece karşındakinin seni görebildiği kadarsın ''
Çok yerinde ve tecrübeyle sabit olduğu kesinlik kazanan ders verici nitelikte mısralardı ustam. Sevinçlerimizi, iyi günlerdeki mutluluklarımızı birlikte paylaştığımız dostlarımız, kötü, dar günümüzde yanımızda olmuyorlar. Oysa adları üzerinde : dost bildiklerimiz idi bunlar. İşte o vakit insan anlıyor ki, adları dostmuş.. Lafla herkes dosttur. Adına da dost denmez böylelerinin. Riyakar, iki yüzlü sahtekarlar denilir.. Dost kavramı o kadar yücedir ki, söylerken iyi düşünmek gerekir.Zaman olur dostlukların oluşması. İnsan kendisini bile tanımakta güçlük çekiyorken, adına '' dost'' dediğimiz kişilerin, bizleri tanıması ne derece yerinde ve doğru olur? İçi dolu dolu bir kavram olmalı dost kelimesinin... '' benden sana asla zarar gelmez.. Yanındayım her zaman. İyi ki varsın. '' anlamlarına gelir...
Bu konuda bir yazı yazmıştım,aşağıya kopyalıyorum, saygılar, sevgiler dost şairim...
DOSTLUK VE ARKADAŞLIK
Eskiden savaş yapılırken askerler gelebilecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek amacıyla sırtlarını bir ağaca, kayaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Bu nedenle de sırta dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ’dan ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile, güvenebileceğimiz bizi arkadan vurmayacak olan samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isim olmuş.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde “arkadaş” kelimesinin anlamı şudur : 1-Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, yâren. 2- Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri. “Dost” kelimesinin anlamı ise: Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse. Burada bence ince bir nüans var ve şu sonuç ortaya çıkıyor : Demek ki, her arkadaş aslında iyi bir dost olmasa da, her dost aynı zamanda bir arkadaştır.
“Gerçek dostlar yıldızlara benzerler. Karanlık çökünce ilk onlar gözükürler.” demiş Napolyon. Bazen dostluklar, kardeşliğin bile önüne geçebilecek kadar güçlü olabilir. Gerçek dostluklar da işte böylesine sağlam temeller üzerine kurulmalıdır. Dostlar, hatalı gördükleri hususlarda birbirlerini uyarmalı ve daha çok hata işlemekten caydırmaya çalışmalıdır. Dostluklar vefa ile güçlenir ve taçlanırlar. Dostluk, insanların sahip oldukları en yüce duygudur. İnsanlar arasındaki en büyük güven kaynağıdır. Ancak önemli ve vazgeçilmez kuralları vardır. Dostluk; karşılıklı özveri ister, ikiyüzlülüğü sevmez ve yalanı bağışlamaz. “Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada dost kalmazdı.” demiş Blaise Pascal. Dostluk, zamana dayalı olarak güç oluşan bir değerdir. Gerçek dostluklarda vefa, saygı, özveri ve sevgi vardır. Dostluklar arasında hiçbir şekilde çıkar ilişkisi bulunmamalıdır. Böbrek yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden ve son günlerinde büyük acılar çeken Dünya eski satranç şampiyonu Bobby Fisher ölmeden önceki son anlarında yanındaki bir dostuna ’Hiçbir şey acıyı insan dokunuşu kadar hafifletmiyor’ demiştir. Çek asıllı yazar Kafka’nın mutsuzluk ve yalnızlık içerisinde sürdürdüğü yaşantısında tek dostu Max Brod’muş. Ölümünde de bir tek o varmış yanında. Ünlü yazar ölmeden önce “Sevgili Max, son isteğim; benden geriye kalacak olan günlüklerimi, el yazmalarımı, benim yazdığım ve bana gelen mektupları, çizimlerimi ve diğerlerini okumadan yak” demiş. Ancak arkadaşı Brod bu son dileği yerine getirmemiş. Böylece, Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserleri 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bırakmış oldu.
Yaşadığımız dünyada gerçek dostları bulmak o kadar zor ki. Arkadaşlık ve dostluk üzerine söylenen atasözlerimiz ve deyimlerimizde arkadaşlık ve dostluğun o sıcacık, tarifsiz lezzetine vurgu yapılırken, bazen de en acı ilaç olarak karşımıza çıktığı ve bu durumun güven zedelenmesine yol açtığı görülmektedir. Örneğin bir atasözümüz “Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı. Dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı.” derken, gerçek ve riyakar dostların ayrımını yapmış, iyi gün dostlarının “dost” olmayıp, bizlere hiçbir fayda sağlamadığı gibi, bir asalak misali bünyemize girerek bizlere zarar verdiklerini vurgulamıştır.
Gözlerinin ışığını çok küçük yaşlarda kaybeden, ancak manevi anlamda ışığını hiç kaybetmeden hayata tutunan, yüreği insan sevgisiyle dolu, hayat tecrübesi ve keskin zekasıyla sayısız eserler meydana getiren ünlü halk ozanı Aşık Veysel ŞATIROĞLU “Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır...” demiş. Bilindiği üzere toprakta her çeşit madde vardır. Kurşun, demir, bakır, alüminyum gibi elementler, kömür, petrol gibi madenler, çeşitli mineraller, özetle yeryüzündeki tüm maddelerin kaynağı topraktır. Kısaca, canlı madde ile cansız maddenin özü aynıdır. Kemiklerimizdeki karbon, kanımızdaki su, beynimizdeki fosfor maddesi toprakta da mevcuttur. Bedenimiz topraktan (balçıktan) yaratılmış olup, yine toprağa karışacaktır. Yaşayan bütün bitki ve hayvan türleri, öldüklerinde toprağa karışırlar ve onun bir parçası olarak bu dengede rol alırlar. Şu anlamlı sözü pek çoğumuz duymuştur. “Topraktan geldik, toprağa gideceğiz.”
Bacon, “Kadın kocasının, delikanlılıkta sevgilisi, olgun çağda arkadaşı, ihtiyarlıkta da hasta bakıcısıdır.” der. Bir anlamda kadını yüceleştirir bu sözüyle. Kadın, anadır, yardır. Sevenin gözünde baş tacıdır. Hz. Ömer (r.a) kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısının saliha kadın olduğunu söyler. Her şey sevgiyle başladığına göre, hayat arkadaşı olarak seçtiğimiz eşimiz de, bize güven veren, gönülden sevilen bir arkadaştır, sırdaştır, dosttur. Acaba hangimiz bunun bilinciyle eşimizle gerçekten bir dost ve arkadaşız. “Dostluk mantar yemeği gibidir. Zehirli veya zehirsiz olup olmadığı ancak yendikten sonra belli olur.” diyor bir Uzakdoğu atasözü.
Konu dostluk ve arkadaşlıktan açılmışken, şu örneği vermek yerinde olacaktır: Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşmışlar. Aşk, kendinden emin bir şekilde sormuş: “Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap vermiş: “Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için.”
Büyük düşünür ve şair Fuzuli, karşılaştığı hüsranların ve uğradığı hayal kırıklıklarının yarattığı yılgınlıkla her ne kadar, “Dünyada dost yoktur dostlar !..” demişse de, sayıları az bile olsa gerçek dostluklar her zaman ve her yerde vardır. Bernard Shaw “Benim en iyi dostum terzimdir. Çünkü ne zaman beni görse, derhal o andaki ölçülerimi alır. Oysa bütün öteki tanıdıklarım benim hala eskisi gibi olduğumu düşünürler.”derken, dostluğun asla eskimeyeceğini dile getirir. “Dost acı söyler” atasözünü duymayanımız yoktur. Aslında dost acı söylemez, doğruyu söyler. Doğru ise çoğu zaman acıdır, işimize gelmez.
Sözlerimi, Çanakkale Savaşı’nın o çetin şartlarında aşağıda yaşanan şu ibretlik hadiseyle bitirmek istiyorum.
Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın, başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altında bulunmaktadırlar. Asker, teğmene koşar. - Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim? Delirdin mi sen der gibi bakar teğmen. - Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Belki de ölmüştür. Kendi hayatını da tehlikeye atma. Asker ısrar eder. Israrına dayanamayan Teğmen: - Peki... Git o zaman ... der. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaşır. Onu sırtına alıp, koşa koşa sipere döner. Birlikte siperin içine yuvarlanırlar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene eder. Sonra onu sipere taşıyan askere dönerek : - Sana, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bak haklı çıktım. Bu zaten ölmüş der. "Değdi teğmenim" der asker. - Nasıl değdi?" diye sorar teğmen. - Bu adam ölmüş görmüyor musun? - Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarlar teğmene: "Geleceğini biliyordum !.." "Geleceğini biliyordum !..."
şunu iyi bilesin ki aynı şiveyi değil aynı duyarlılığı taşıyanlar kardeş olabilir ağzından çıkan söz seni rezil de vezirde eder dilin yayı söz okunu ağızdan atmamış ise ona sen mutlak hakimsin atmışsa eğer arkası sıra senide yerlerde sürükler sevinç ve mutluluğunu herkesle rahatça paylaşabilirsin ama acını dostuna versen asla taşımaz
ne kadarda sen dertleri büyüttükçe büyütüyorsun oysa ki sen büyüde dertlerin de bir küçülsün özün ne kadar yüce olursa olsun sen sadece karşındakinin seni görebildiği kadarsın bir şey beklemenin lamı cimi yok her gün karamsar olarak hayata bakmamalısın güne umut dolu bir mutlulukla ayak at zira elbette bir gün seninde mutluluk vaktin gelecek her önüne çıkandan yılar isen elbet ki takılıp kalırsın bu bana bir imtihandır dersen ki mutlaka geçeceksin
şunu da iyice bir öğrenemedin de gitti kime ne kadar güvendi isen ya aldattı ya da kırdı yada işi bitince selamı da sabahı da kesti hiç anlamadın ki güvende en muhkem makam ancak yüce ”Allah” ‘ idi...
Örnek dizeleri çok beğendim yüreğiniz çok çok yaşasın....................................
kaleminize sağlık üstadım ders anlamında güzel bir eser sayfanızda. insanlığı temel ihtiyacı olan sadakat dostlu ve bir arada yaşamanın koşulu ayrım yapmadan birbirimizi sevmekten geçer. uzun fakat dolu dolu bir çalışma tebrik ederim
Geçmişe ve geleceğe baktığımız zaman her nedense tüm irdemeler ve araştırmalar insanlarda oluşuyor yiyip içerken şu şurenkte bu bu renkte demeden yutulur rengarenk giyimler kuşamlar sevilir maddi çıkarlarında rerngine bakılmazda neden insanlar insanlığın renklerini araştırırlar akıl sahipleri için iki renk vardır gece ve gündüz dinli ve dinsiz her şey Allahın tek oluşunu yaratılanında çokluluğunun ıspatıdır.Allah ın geniş dünyasını kullarına dar edenlere lânet olsun buda insanların bulundukları saflarda zikzak yapmalarının musibeti olsa gerek .Rabbim bizleri kendinden ayırmasın gâlû belada verdiğiniz sözde sadık kılsım.yürekten kutlarım koca yürek koca üsdat selam olsun size
"-Bize kendi halkımızdan gayri dost mu var…". Çok haklısın üstad. Bize bizden başkası dost olmaz. Birliğimizi ve kardeşliğimizi bozmak isteyenlere karşı çok dikkatli olmalıyız. Duyarlı ve usta kalemi tebrik eder, saygılar sunarım...
HOCAM HER ZAMANKİ GİBİ MUHTEŞEM EMEĞİNİZ YREĞİNİZ VAR OLSUN.BİZ BİZE DOSTUZ AMA BİZE KENDİMİZE BAKIP DA NEREDEN NEREYE GİDİYORUZ KOMŞULARIMIZLA NASILIZ ÇEVREMİZDE NASI BİR SAYGINLIĞA SAHİBİZ KAVGA MI EDİYORUZ DOSTÇA MI DAVRANIYORUZ ONA BAKINCA DOSTUMUZ YOK DÜŞMANIMIZ ÇOK.
insanların önce kendileriyle dost olmaları şarttır... kaba ne doldurulursa dışına o sızar. ibretlikti...imrenle okuduğum bir şiir. tebrikler ve saygılarımla...
hocam belliki, sorumluluk duyguları içinde günümüz ve geçmişin bir özetini şiirinde ortaya dökmüş..gerçeklik ve duygu şiirde ön planda..beğenerek okudum..saygılarımla...
Sevgili dost, güvensizlik ve inancsizlik. Birde kibir yüzünden anlaşmazlık. Ve inanmış gözüküp inanmayanlarin kötülüğü ve eseridir dünya. İnsanlık daha farklı bir durum gibi dursa da bütün küsür ve kabahat insandadir ve kabahatli insandır. Kutluyorum dost sizi. Yüreğine gönlüne sağlık.
Kendi iğrenç emellerine ulaşmak için günümüzde çoğu insan maalesef Türk Toplumunun içine nifak tohumları ekiyor. Maalesef ikliminden midir, yoksa başka bir nedenden dolayı mıdır bilinmez yeşerir kendine yer bulur ekilen nifak tohumları. Galiba bataklığı bulmak lazım. Bu şiirde de değerli şair dokunmuş biraz zülfiyare.