Bir Çınar Hüznü
BİR ÇINAR HÜZNÜ
Bir çınar yükselir toprağımızdan, Tevhidle sulanır, imanla büyür. Sular çekilirken yaprağımızdan, Yağmuru bekleyen gümanla büyür. Boy verir, dallanır, el sallar çöle, Kum fırtınasında ot filizlenir. Bir köle misali ram olur güle, Bağrında aşkının aşkı gizlenir. Eğilmez, bükülmez esen poyrazda, Boynunu ilahi emirler eğer. Kızıl sıcaklarda çıkan avazda, Mahzun filizlere gölgesi değer. Ülkü tohumları eker dalından, Kiralık kuklalar tarumar eder. Yüksek olsalar da dönmez yolundan, Beton duvarların üstüne gider. Bin balta darbesi alır kavaktan, Deşilen göğsünden bin fidan doğar. Der ki; "yaşadığım bu zulüm Hak’tan, Dilinden, gözünden tevekkül yağar. Küllenen derdinde dermanı bulur, Çile saatleri yılmıştır artık. Karanlığı yırtan bir ses duyulur; "Göründü gökyüzü nerde kalmıştık" Keskin hızarlara göğsünü gerer, En ücra köşede duyulur sesi. Yükseldikçe aşkın sırrına erer, Anadolu kadar büyür gölgesi. Kuklalar çekilir, toplanır başlar, Derler; "şimdi zaman fesat zamanı" Kesilir dört yandan, gözünde yaşlar, Ektiği tohumun hasat zamanı. Bir çınar devrilir sessiz, sedasız, Karlar yorgan olur örter üstünü. Aşkın aşığına gider vedasız, Kutlu bir meclise serer postunu. Yanmayız cihanı yakan yangında, Yanan gönlümüze nefesi vurur. Bin yıllık kök salmış Anadolu’nda, İşte karşımızda dikili durur. Seyit Osman AKYÜZ Reis’imin hatırasına...Muhsin Yazıcıoğlu... Allah rahmet eylesin. |