....
Ve ben çıkamıyorum bu hayatın dengesiz çamura bandırılmış kirli mahallesinden.
Sessiz notalarla şarkılar, Kulaklarımın çınlamasına sebeb olmakla meşgul. Çatlamış pencereden sokağın karanlık çizgisini takip eden çocukları ayrıntısız izlemek mümkün değil. İzzetsiz yapıştım bacağı kırık bu masanın başına. Etrafımı gözetlemekten farklı dolmuyor boş zamanım. Ve görüyorum, Yaşlanmış bu tavanın boyası; Beyazdı bir zaman. Cırnak izleri kana bulanmış şeytanın uğradığı gecelerden. Veya ben öyle hatırlıyorum. Sol yanımda gensizin yazdıklarımın parçaları camdan gri gökyüzünü izliyorlar; Maviyi görmelerine umutsuzum. Kâinatın gönderdiği mektupları dün gece yaktım, hani o sokağın başında akşam ateş yakan amcaların yanında. Ve "ya habîb" dedim "sen kurtar" Hak kapısından çıkmış yaşlarımın yokluğuna kör, Olsun...heceyi çoktan çizmiştim zaten. Sonra sağıma döndüm, Sallanan lambanın gölgesi pandomim şeklinde dans ediyor... Konuş diye yalvarmaktan yoruldum artık. Evet Fark ediyorum dünya, İstifsar etmeye geç kaldım Ahir zamanı yakın, Ve kabullenmekle geçirdiğim dakikalar el yaratmış panjurları indiriyor Kapı kilitli... Ahir zamanı yakın, Size bağırıyorum "Geri dönün çocuklar...!" |