Mustafa Kemal destanı (4)Çanakkale dillerde, her on sekiz Mart günü. Unutulmuyor asla, Mustafa Kemal adı Tüm dünyaya yayıldı, seninle Türk’ün ünü. Atatürk gibi olmak, her faninin muradı. Şimdi gözleri yaşlı, ağlıyor Çanakkale. Bizi sana yürekten bağlıyor Çanakkale. And içip söz vermiştik sana çağ atlamaya. Yıllar geçtikçe o söz başladı çatlamaya. Düzelir dedik ama meyl ettik katlamaya. Yüzümüz yok zaferi coşkuyla kutlamaya. Milli kudret eriyip, yok olmaya yüz tuttu. Böldürmeyiz diyenler bile yurdu unuttu. Nifak ekti yobazlar, alayına, kıtana. Ordumuza karışıp, darbe vurdu çıtana. Dur dedik yol vermeyiz, memleketi satana! Sevdamız hem bayrağa, hem de aziz vatana. Ama tehlike büyük, sonu yok ihanetin. Çok zor günler yaşıyor bizlere emanetin. Yurtta sulh cihanda sulh sözünü tutamadık. Barışı bozanlara ruhunu katamadık. Mavi gözlü dev gibi tüfeği çatamadık. Kollarından tutup da dışarı atamadık. Nabzımızda ki nida ha durdu ha duracak. Yeni Haçlı zinciri, ha kırdı ha kıracak. Yanlışı doğru diye yutturduk gidiyoruz. Savaş borularını öttürdük gidiyoruz. Bir kardeş kavgasıdır tutturduk gidiyoruz. Yere, göğe acıyı tattırdık gidiyoruz. Bu nasıl bir yoldur ki maziyi unutturdu. Koskoca Atatürk’ü, Gaziyi unutturdu. Yeniden palazlanan Avrupa diz çökmüyor. Siyasilerimizi, ülkesine sokmuyor. Hassas noktayı görmüş, boşa kürek çekmiyor. Ültimatom versek de kafasına takmıyor. Nerede kırık gemi, yeniden gönder bize. Toparlanan Haçlılar yeniden gelsin dize. Çözemezken sorunu ne ulema, ne bilge. İhsan istenmeyenler, ediyor şimdi gölge. Dert bir iken büyüdü, sayılmaz oldu dülge. Kızıllara boyandı yedi renk yedi bölge. Şahadete erenin sayısını unuttuk. Temenni ve dilekle kendimizi avuttuk. Gidenlere ağıtlar yürekleri dağlarken. Analar kuzusunun, çenesini bağlarken. Düşmanım tüfeğini hazırlayıp yağlarken. Nasıl yazmam bunları, şu vatan kan ağlarken. Kanayan yüreklerin ahı, amanı geldi. Ya istiklal, ya ölüm deme zamanı geldi. Al yeleli atlarla yine Afyondan insek. Zafer haberleriyle yine İzmir’den dönsek. Çanakkale geçilmez savını yine ansak. Ankara’nın taşının gözde yaşıyla kansak. Senin gibi ecdadın yüzünü indirmesek. Parlayan ışığını ebedi söndürmesek. Ne oldu bize bilmem, bu kan nasıl duruldu. Yüreğim yine öyle bir yay gibi kuruldu. Bilirim ki okuyla nice gafil vuruldu. İhanetin bedeli canlarıyla soruldu. Doğacak Güneş yakın, yolun ahidimizdir. Biz bu yola baş koyduk, Allah şahidimizdir. 18 Mart 2017 Saat 14.30 Batıkent/Ankara Mehmet Fikret ÜNALAN |
Beğendim...
..................................... Saygı ve Selamlar...