Duvar Dibi Ölümler...
Vakit,günün ikinci yarısını vuruyordu.
Şehrin kenar mahallelerinden bir cami de Öksüzoğlu FERHAT’a,sela okunuyordu.... Aslında adı bir yerlerden aşinaydı.... Amma;Kim olduğunu bilemedim ya.. Yılın baharı,yazı,güneşi dururken, Soğuk kış günü,olacak şey miydi bu ? Bizimkisi öyle sıradan... Konuşuyoruz işte,havadan,su dan... Ne varsa sarıyoruz,boş bir makara Toplanmışız o kadim dostlarımazla, Masamızda fukaralık üstüne muhabbet... Seslendi yine o şom ağızlı gudubet, HEY...Duydunuz mu ? bre,millet... FERHAT emmiyeydi bu sukutu sela, Haydi ne durursunuz,koşun avluya... Meğerse dün gece,direnişleri tükenmiş, Bir duvar dibinde,bedeni buz kesmiş, Öyle naçar ve küskün,HAYATA VEDA ETMİŞ. Cesedini bulmuşlar bu sabah... Patlak bir sokak lambası altında. Öyleya,biz topyekün haddimizi biliriz, Garibler,bi kesler mezarlığında.... O’na da,üç beş küreklik yer eşeriz, Delikanlının hasıymış FERHAT, Yiğitler gibi gömer.... Sonrada paşa,paşa döneriz. Kim bilir.... Bundan sonra hangi duvar dibinde, Hangi sahipsizlerin naaşını alır, Yine bu mezarlık yollarına DÜŞERİZ. NOT=YAŞANDI ve GERÇEKTİ... |
Saflar sıklaştırılmadı, dağıldı, bozuldu..ekmeklermiydi ilk bozulan zihinler mi..kimbilir.At izi it izine karışınca kafalar da karıştı bir güzelce..Dediler ki bir bilene danış, biz geldik danışmaya, kapı duvar, ikram yok, güvenlik üst baş aradı, bitap afitap ulaştık sayfaya bir yazı çıktı karşımıza four your ınfourmatıtıon...)))) offfff bir güzel şiir çıktı karşımıza, unuttuk herbir şeyi, mest'i aleme daldık dizelerin keyfiyle, sevgili dost kalem saat sabahın 06 civarı, içince Atatürk leblebisiyle anzarotu, surattan maske düştü, sıyrıldı bedenden ruh..eee işte kral çıplak.
Mangal ateşine körükle geldik iki cızzz bir bız hallolduk, dizelerin nârı'na yandık kavrulduk, tebrikler usta..