Boşluk Koleksiyonu
Bazı sözcüklere kızgınım
Elveda bile diyesim yok. Anlamışsınızdır siz. Vedasız bir hayatın ehemmiyetini. Öfkeli bir kuşun kendini üzen bir kuşa vedasızlığını hatta kanat bile çırpmadan uzaklarda kayboluşunu ve gökyüzünün dahi hak verip umarsız kalışını anlamışsınızdır ya da anlayın. Diye yazıyorum gırtlağımın sancılı tarafından. Yine kendime öldüğüm bir zamanda. Yine üşenmeyip kendimi gömdüğüm anlarda. Ya da bir takım hatıralarda. Neyse ki kumbaramdaki paralar birikti, İlk işim bir yavru ceylan ürkekliği satın almak, Ya da içinde en pahalı düşlerin olduğu bir uyku. Bugün hangi yalanla kandırsam acaba ruhumu Fısıldanışımdan tanıyın işte beni. Yine aynı odadayım. Bazı duvarları bana düşman, bazı duvarları seven kalbimi. Baktım siyah kalmamış, bi koşu gidip onu da sevdim “bir teselli ver” lerden zincir yapıp boynuma astım Yakışmış mı ? dedim, boynu bükük boşluğuma, Başını salladı, salladı başını, dilini yutmuş gibi. Ama yırtıcı sözcükler de besliyorum odamda, Dişleri sivri ve vahşice olmamış cümlelerimden beslenen. Ve bir o kadar sadık ve bir o kadar asi ve bir o kadar ben. Yani düşlerimle birlikte sarhoş olan, ağlamayı da seven. Tıpkı ben gibi dağınıklığım – Benimle oyun oynamayı pek seven huzursuzluğum – Kusura baktığım hüzünlerim – birikenler – birikenler- Birikenler- Tasarruflu umutlarım, Ve sevmekten, sevmeyi unuttuğum yaralarım … |
Kutlarım
Saygı ve selam ile.