Deli Bir Sevda Yükü
Şimdi bir şiir yazasım var
deli bir sevda yüküyle ama prangalardan kurtulamıyorum gökyüzüm yine duvarlar ardında ve yine ben tutsağım yine bir deli hasretle yanıyorum gökyüzüm sanki bir çiçek penceremde nazlı nazlı duruyor ah bu kör penceremde olmasa duvarlar üstüme yıkılacak hani gökyüzüne bakıp tekrar tekrar dirilmesem çoktan can vermiş olurdum şimdi yaşıyorum ama nasıl bir şiir bile yazamıyorum gitmek ya da kalmak tercihim değil çünkü prangalı bir tutsağım sonu gelmeyen ağır bir roman gibiyim ustura ağzında yol yürüyüp kanamışım ah bu şiir yazma duygusu da olmasa tutsak olduğumu belki de hiç hatırlamayacağım ama yine de güzel oluyor bu şekilde ara sıra gökyüzüyle dertleşiyorum duvarların ise halden anladığı hiç yok halden anlayacak bir dost lazım insana bana masal anlatan hiç olmadı hayatımda belki de bu yüzden duvarlarla muhabbete daldım belki bu yüzden zindanlardan kaçamadım yani bize masal anlatan biri olsaydı bizde güneşli günleri iple çekerdik ve gökyüzünde uçurtma uçururduk yaşardık yani kısacası yaşardık bize masal anlatan olmadığı için zindanların öyküsünü dinlemeye mahkum kaldık gözlerimiz şafakları aradı durdu ama ne fayda şimdi kör penceremizde şafak diye bir çiçek var ellerimiz ayağımız prangalı yapacak bir şey yok duvarlar yüreğini açmıyor şiir yazmam için asi bir rüzgar esiyor kalbim aşkla asice çarpıyor yine deli bir sevda yüküyle yorgunum vurgunum yine aşkı hasreti soluyorum yine aşkla hasretle soluyorum deli bir sevda yüküyle yine dönülmezlerdeyim gökyüzü penceremde bir çiçek ama uzanamıyorum gece oluyor çiçeğim vedalaşmadan gidiyor yine ben deli bir sevda yüküyle yine ben aşkla soluyorum |