Bugün biraz yakın geçmişe gidelim istedim, mektupları karıştırdım... Senin yazdıklarını okudum benim cevapladıklarımı okudum. Bu mektubun senden gelen cevabı yoktu, niye yok diye düşündüm, o güne gittim. Senin yazdığın bir şiiri yollamıştın, sanırım şöyle demiştim kısa dörtlükleri yazmak hoşuma gidiyor, uzun uzun yazılanları okumak gözümü yoruyor... Kızmıştın ve "o zaman bana yazma niye yoruyorsun ki gözlerini, değmez yani, " demiştin. Bende ilk defa sana dörtlükten önce uzun mektup yollamıştım. Dörtlük güzel olmuş demiştin gözlerinin içi gülerken. O sıcaklığı sevdim belki de, yoksa gözlerimi yorup niye uzun uzadıya yazmak dimi ama can!

sevgi diyorum sevgi
hani bir bebek doğar doğmaz annenin kokusuna hasret kalır ya,
kalb öyle bir boşlukta...
sevgi diyorum sevgi
dil sussa kalp küle döner hararetten öyle bir yangın
dumansız...
düşünsene vuslat var diyorlar uzakta olana
ya vuslatta sevgine aç olana ne demeli can?
sevgi diyorum sevgi
hani sesini duymak için hayale dalarsın
derin uykulara yatarsın
olmadı kalabalığa dalarsın
hangi yüz bilmeden kalbine dokunan o çığlığı,
sessiz çığlığı ararsın...
can öyle aç ki
doymaz doyuramazsın ibrahim sofrası da olsa
bir yudum sevgi diyorum
bir yudumcuk hani sol yanıma dolsa, tamam...

sevgi diyorum, sevgili
kokun hangi çiçeğin dalına sinmiş biliyor nefesim
girdikçe bahçeye bülbül gibi
gül dalını arar oldum...

...
bir yudumcuk sevgi
bir bayram çocuğunun eline tutuşturulan şekerdir bazen
bazen sesine ses veren bir dosttur
bazen sadece yabancıdır ama kalbe tanış(aşina)
sevgi diyorum can
yüzsüz elsiz ayaksız
gamlı kederli...
dermanı derdinde gizleyen aşka bir kapı
sevgi diyorum sevgi
iki ten bir can
bir kandil iki nur
sevgi diyorum sevgili
suret sussun, söz dilsizliğe kavuşsun
ta ki gönül bir avcının kör okuna nişangâh olsun...


Gül ismine ne şiir yazılmıştır gül
Gül ki aşıklara bir armağandır gül
Gül her tende başka bir ateş yakar gül
Gül ki şuh sevgilinin busesidir gül...

mâşuk