Düşen Şehirleri Öp
Bütün her şeyi öldürdüğünde parmaklarımı öp.
Çığlıklarımı kulaklarına bastır. Geçmişi göğsüne gömdüğünde ismimi fısılda Ve ben geçmişin silik fotoğraflarından göz kırpıyorken Sen geçmiş olacaksın Sessizlik dinecek Ve ben seni kapıların demir kulplarına asarak unutacağım. Gülümsemenin serili olduğu gün dönümlerinde Aksi bir notayla tüm şarkılarda ağlatacaksın belki beni Fakat ben senin isminin salındığı kağıtları çoktan yakmış olacağım Bütün her şeyi unuttuğunda avuçlarımı hatırla. Gidebildiğimiz tüm uzaklıklar aynı yuvarlağın içinde dönerken kendi içine kaçtığını sanma. Gidebileceğin hiçbir yer yokken , Saklandığın tüm battaniye altlarından suretin tanınır. Sesin duyulur, Hıçkırığın hissedilir. Unutulabilecek hiçbir yer yoktur. Ben giderken unuttuğun yerlerden anımsa, Kırık dişlerim, dikik bileklerim, Kareli bir gömlek tüm deniz mavilerinde kayıp, akşam kızıllığında inadıyla. Düşen şehirleri öp, Sevdiğin adamların yokluğuna ağla ve öldür bedenimi. Kaybedecek bir ruha sahiplik edememişken yuvam, Tüm şiirlerin yolunda öldüğüne şahitlik ettim. O yüzden her şey kafi faniliğime |