ŞU BİZİM HAYIRSEVER
Bir okulun açılışında, boy gösteriyordu.
Sıcaktan çok rahatsız.
Serinlik bekliyordu.
Etrafını sarmıştı, Çıplak köy bebeleri
Kamera gelmemişti, Gerildi sinirleri.
Menejerine baktı, sesi hızlı hiddetli.
Nerede kaldı bunlar? Çabuk hemen gelsinler.
Beni yakından değil, biraz uzak çeksinler.
Çocuklar etrafında koşuşturup, duruyor.
Televizyonda görmüş, birbirine soruyor.
Biri dedi Berivan, Aslı dedi öteki.
Onun adı Cemo’dur Ezo idi belliki.
Adı bilinmeyince, rahatsızdı bizimki.
Hemen ayağa kalktı, huzursuzdu besbelli.
Etrafına bakındı,
Kalabalık çoğaldı.
Öğretmen muhtar geldi,
Ve köyün ,geçkinleri.
Bıyık şaçlar boyanmış,
Bu gün ise çok farklı,
Jöleler, fazla kaçmış.
Kimse yok yatağında, hastalarda orada.
Bütün kadınlar damda, çocuklar kucağında.
Davul hızlı tokmakta, zurnada kıvamında.
Jandarmada gelmişti. Kaymakamda orada.
Bütün köylü tembihli.
Kimse el sıkmayacak.
Hiç soru sorulmayıp,
Öğretmen konuşacak.
Okulun kapısına, kurdeleler gerilmlş.
Giriş kapı önüne, küçük halı serilmiş.
Makas tepsi içinde,
Bu havalı görevde,
Köyün en güzel kızı, Zeliha’ya verilmiş.
Bin dallı üzerinde, altın fesi başında
Hiç makyaj yapılmamış, daha ondört yaşında.
Çok merak ettim seni, hangi ana doğurmuş.
Bembeyaz suratına, yeşil gözler oturmuş.
Benleri çok yakışmış, gamzeli yanaklara.
Burun selama kalkmış, ağız ve dudaklara.
Bindallının altında, ipekli şalvarları.
Bileğinde çok güzel, o gümüş halhalları.
Üstünü tamamlıyor, ayakta yemenisi.
Herkesin fikri aynı, yoktur bunun gibisi.
Hüso dağ ayısıdır,
Köyün magandasıdır,
Geldi bıyık bükerek,
Oturdu, geğirerek.
Öğretmen heyecanla, programı başlattı
Kaymakam ile muhtar, birer konuşma yaptı.
Kaymakam öz konuştu, muhtar zırvaladı.
Belliki içi dolu, bazende çuvalladı.
Duyduk birilerinden, kaymakam onu kovmuş.
Ne dediğini bilmiyor. Ağız ishali olmuş.
Öğretmen bizimkini kürsüye davet etti.
Kırıtıp salınıyor sanki sette gibiydi.
Elinde mikrofonla öylece bakakaldı.
Oraları ışıklı sahnelerimi sandı.
Hazırlıksız gelmiş. Yok konuşma tekniği.
Alışmış yapamıyor bilmiyorki repliği.
Öğretmen anlamıştı, başlattı alkışları.
Siyasetçiler gibi şimdide meydandaydı.
Elleri hep havada, gol atmış topçu gibi.
Bir şeyler yaptım sandı kürsüden hemen indi.
Davul zurna çalarken, kurdeleyi kesti.
Sadece anladığımız .Hayırlı olsun dedi.
Tören fazla sürmedi, ikramlara geçildi.
Bazlama yağlı yufka birde ayran verildi.
Bizimki burun büktü .Hiç yemedi, içmedi.
Sadece kısık sesle diyetteyim ben dedi.
Israra aldırmadı, belli vakti çok dardı.
Ayakta oturmadı, vedalara başladı.
Arabaya yöneldi, binerken el salladı.
Elbette oradaydı köyün Pala dayısı.
Onun biricik aşkı fanatik hayranlısı.
Ellerini açarak, birazda bağırarak.
Gelmişsin buralara, neden hemen gidersin.
Sağol yaptıklarına, her zaman kalbimdesin.
Yakından çok çirkinde ekranda çok güzelsin.
Araba yola girdi.Gözden kayboluyordu.
Bizimki menejere masrafı soruyordu.
Bu iş bitti çok şükür, ay yoruldum. Vallahi.
Kapat çalan müziği çalıştır klimayı.
Çok az bir su içti, iyice serinledi.
Masrafları abartın vergiden düşün dedi.
Okulumuz açıldı.Yine çok eksiğiyle.
Epeyce hüzünlendik günümüz bitti diye…..
TACETTİN YILDIRIM
NİSAN 2008 ÇANDARLI