YİRMİ İKİ ŞUBAT
En zoru da ne biliyor musun?
Yaklaştıkça uzaklaşıyor. Uzaklaştım sandığın anda ise, Hayaliyle kucaklaşıyorsun. Gözünü kapayınca karşında buluyor, Açtığında ise; Yokluğuyla karşılaşıyorsun. Ey yar. Bu kadar mı büyük, İçinde yaşadığımız diyar. Bu kadar mı uzak, Gittiğin o yollar. Ölüm kadar yakın, Ömür kadar uzaksın. Hem içimde bir yerdesin. Hem de bilinmez ki nerdesin. Gündüzleri hayalimde, Geceleri düşümdesin. Aradığım zaman yoksun da, Ummadığım anda, Gözümün önündesin. Baksam görünmezsin de. Bakmasam bir yere gitmezsin. Biliyorum bir gün, Bir gün dayanamayıp geleceksin. Lakin; İsterim ki ben ölmeden gelesin. Çünkü zor sevgili, Seni görmeden ölmek, Sana veda etmeden gitmek, İnan bana çok zor. Sığıntı oldum sayende, Bendeki şu bedende. Bana bende yer kalmadı, İliklerime kadar her yerim sende. Aklım da bunu almıyor zaten. Ya gel ya da git. Ya sev ya da beni terk et. Viran da olsa ben beni bulayım. Yıkıkta olsa kalanlarımı onarayım. Şifa bulmaz da olsa, Yaralarımı sarayım. Ama beni böyle çaresiz bırakma. Gönül sarayımı, Bir daha, bir daha yıkma. Ey sevgili; Ya sen çık aklımdan, Ya da al aklımı başımdan. Ya artık git kalbimden, Ya da kalbim ölsün kederinden. Ama böyle yapma, Bir gün yapıp bir gün yıkma. Bir gün sarıp, bir gün kanatma. Bu da can nihayetinde, İnan dayanmıyor. Açtığın yaralar, Öyle hemen kapanmıyor. Ya bırak ayağa kalkayım, Ya da izin ver teslim olayım. Ya bırak yokluğunla savaşayım. Ya da müsaade et, Himayende yaşayayım. Ne olur sevgili, Artık ya öldür, ya güldür. Bilesin ki; Yirmi iki Şubat son gündür... Celal BAHAR |