YIL İKİ BİN ON ALTI AYLARDAN ARALIK“ darağaçları yargısız infazlara kurulu artık ..” Yıl iki bin on altı aylardan Aralık Zaman gece ve zaman sensizlik Saat sensizliğin kaçı bilmiyorum ama Beynim cadı kazanı biliyor musun göçmen kızı Uykularım kuş uykusu sanki Uykularım yine ayakta , düşlerimse teyakkuz Bu zifiri karanlıkta ve bu gece yarısı Bilmiyorum bu sebepsiz sancı da neyin nesi Ki , yaşanmışlığım satılır haraç-mezat Sevdalarımsa işporta pazarlarına bırakılır azat Dedim ya yıl iki bin on altı aylardan Aralık Duygularım düşüncelerime Düşüncelerimse hala sevdanla karanlık Sağa sola dönmek ne kelime Yatak yine ahtapotun kolları Yaşanmışlığımsa hala keşkelere prangalı Ve ne garip değil mi Ne anlamak seni ne anlatmak, Nede düne ait pişmanlık , Çare değil biliyor musun artık Çünkü Darağaçları yargısız infazlara kurulu Sevdamızsa ayrılık mezarlığında gömülü Yani anlayacağın göçmen kızı Hayali cihan değse de onca yaşananların Resimlerle avunsa da bi-çare gönül Ve yaksa mazi denen teselli içimizi Her şey çok geç artık Ne şiirler ne mektuplar avutmuyor gönül yaramızı Zira yaşanacaklar yine çaresizliklere Ömür denen hayatsa zaten ölüme gebe KAŞİF KANİ ERTÜRK |
her zaman bu göçmen kızını kıskandık usta sizi bu denli hüzünlendiren
ama bir yerdede bu güzel dizelere sebeb olduğundan teşekkürlerimi yolluyorum
demek geldi içimden kaşif hocam saygılar yolluyorum