Tonguç baba, Tonguç baba Sevdan ne ilk / ne son uç baba Cumhuriyet filizi, aydınlığa şahlanan Dünden bugüne Anlatabilmek seni, hem kolay Hem de çok / çok güç baba!
.. Al kağıdı kalemi Yaz yaz oku Oku oku yaz Okunacak okul az; Aha toprak, işte taş Bu briket, bu kerpiç Sıva bre kolları Al kazmayı, işte kürek Bırak şimdi kızmayı Aha bereket Bu imece türküsü Yapalım okulları, Cehaletle savaş Haydi haydi hareket!
.. Şimdi mola; .. ’Yenice yolları bükülür gider Kakülü yüzüne dökülür gider Yiğidin sevdiği güzel olursa Bahtı arkasından sökülür gider’
.. Karma eğitim karma Kız- erkek birarada Ulan bre bağnaz düşman; Kötüleyip, beni baştan çıkarma!
.. Okul ekmek Okul tarım Okul marangozhane Okul demirci atölyesi Okul et, süt, peynir, Ulan şimdi kalkıp Bize ’Komünist!’ mi denir Bolu - Beşikdüzü Kurduğunuz üs nedir? Söyle ulan, kaça Ne çabuk satıldınız?! Hain oğlu hainler;
... Demek o yüzden hâlâ Yaralarım inler ha inler! Hainler!
... Haydi gelin, gelin çocuklar Yeniden açalım kapatılan okulları Haline bakıp utansın Ki ne utansın; Amerika’nın köleleri kulları !
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÖZGÜRLÜKÇÜ IŞIKLAR- 17 NİSAN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖZGÜRLÜKÇÜ IŞIKLAR- 17 NİSAN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
gerçekten güzel bir şiir okunacak kadar güzel ve keskin bir dil ve ustaca kullanılmış... saygılar yürekten çünkü oldukca fazla emek ve duyarlılık kokuyor. kutlarım şiir dostu...
Al kağıdı kalemi Yaz, yaz oku Oku, oku yaz Okunacak okul az; Aha toprak, işte taş Bu briket, bu kerpiç Sıva bre kolları Al kazmayı, işte kürek Bırak şimdi kızmayı Aha bereket Bu imece türküsü Yapalım okulları, Cehaletle savaş Haydi haydi hareket !
nerede hareket orada bereket şair..coşkuyla alkışladım birde benden size kordela gönderdim... saygımla....
biz dis ülkelerden bile bunlari takip ediyoruz, anliyorum seni, inan bizde buralarda sasirdik, sonumuz ne olacak diye, insallah bir gün cocuklarimiz bunlarin hepsini düzeltir güzel bir siir
Teşekkürler Gülenaz... Benim babam , ovada yayılttığı davarları başıboş bırakarak köyden kaçmış; Aksu Köy enstitüsüne,köyden yürüyerek gitmiş.İlk gördüğü öğretmene okumak istediğin söylemiş.O zamana kadar babam üçüncü sınıfa kadar okumuş.Öğretmenler sormuş okuma yazma biliyor musun diye.Oda biliyorum deyince,bir kibrit kutusu göstermişler,''Ne yazıyor bunun üstünde oku !'' Oda okumuş.Vasati kırk kibrit çöpü ' Aferin sen okursun deyip okula kaydetmişler.Yatakhane deyer verilmiş.Akşam eve gitmeyince, ninem ertesi gün çıkıp gelmiş,babam ısrarla okumak istediğinde dayatınca.iyi deyip dönmüş eve ninem.Babamın okul macerası bçyle başlamış.Okula çok yakın yerde antik kent Perge var.Bu antik kentin harabe kalıntılarını sırtlarında taşıyarak yeni okul binaları yapmışlar.Babam sportmenmiş,iyi güreşirmiş.,Voleybolu çok güzel oynamayı öğrenmiş.Okul takımını rahmetli Süleyman Erol (Beden Eğitimi Öğretmeni)İzmire götürmüş, ve bir maçta topa küt indirince top patlamış babamın adı KARA BOMBA olmuş.Okul anılarını her zaman heyecanla anlatır.Bu gin de gitmiştir muhakkak anma etkinliği vardır bu mutlu kuruluş yıdönümünün.
Olayın en iginç yanı babam öğretmenlik hayatı boyunca köy köy dolaştı ve gittiği yerlerde hep okulda öğrendiği bilgi ve becerilerin köylülere aktardı,arıcılık,fidan dikimi,sebze yetiştirme, berberlik,marangozluk,inşaat yapma bilgi ve becerileri yeterli düzeydedir.Biz ilkokulda uzanırken evimize aylık bir edebiyat dergisi gelirdi.(YeniDünya )O dergilerden çok yararlı şeyler öğrendim.Batıl inançlara hurafelere değil ,bilimsel düşünceye yer verilidi.
Diyeceğim köy Enstitülerinde KARMA EĞİTİM ALDILAR, kız erkek aynı sınıflard okudular.O zamanın koşullarında çok değerli bigilerle donatılmış,fikri hür vicdanı hür bir nesil yetiştrldi.Orada öğretmenlik yapan ço kdeğerli öğretmenlerimiz daha sonra ben Antalya Lisesi'nde parasız yatılı okurken öğretmenim oldular.Makbule Çetik,Mehmet Karakapıcı ve eşi,Süleymen Erol aklımdaki isimlerdir.O okuldan mezun olmuş Mustafa Demir hocam da derslerime girdi.O öğretmenler kalite ve nicelik olarak son derece güçlü öğretmenlerdi.İlkokulda babamdan öğrendiğim(İlkokul) dilbilgisi beni lise son sınıfa kadar idare etti.
Daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü ALMANCA BÖLÜMÜNÜ biitrdim.Almanca öğretmeni oldum.Öğretmenlerimiz arasında yine köy Enstitüsü kökenli hocalarmız derslerimize girdiler.Ben siyasi nedenlerle ancak iki yıl öğretmenlik yapabildim.Öğrencilerimden iki tanesi almanca öğretmeni oldu.
Kısacası KÖY ENSTİTÜLERİ BU GÜNÜN TÜRKİYE'sine damgasını vurmuş, bir aydınlanma hareketinin adı ve meşalesidir.Dürüst kişilik sahibi onurlu insanlar yetiştirdi bu kurumlar.Bu günkünden çok çok ötelede bir aydınlanma hareketi başı çekti.Tiü değerli hocalarımzın ellerinden öper,hakkın rahmetine kavuşmuş olanlara edbedi istirahatgahlarında ışık içinde yatmaların niyaz eylerim.Bu şanlı bilim ve irfan ordusu etkilerin hala sürdürmektedir.Yüce ulusuma saygı şükran ve minnet duygularımı arzederim.
Tülay hanım sayfama şeref verdiniz.Maneviyat deyince neyi nasıl anlamamız gerektiğini birazcık dedükte edelim.Psiko-loji (Ruh bilimi ) maneviyatın bilimi olarak anlaşılmalıdır. Bu sözcük Yunanca psyhe(Kelebek)=Ruh sözcüğünden türemiştir.Antalya -Side Arkeoloji Müzesinde bir çocuk mezarının (Roma dönemi) üstünde kanayan anne kalbi,bir sepette arta kalan pamuk veya yün ve bir iğ üzerinde eğirilmiş iki sıra yün ya da pamuk ve göğe üçan bir kelebek ve kırlangıç motifleri bulunmaktadır.Sepet devrik vaziyette kaza sonucu ölüm,kalp anne kalbi kan damlaması acı,göğe doğru yükselen kelebek ruhun göğe uçuşunu ,iki kez dolanmış iplik de çocuğun iki yaşında olduğunu anlatmaktadır...
Yani ruh ya da maneviyat çok eskiden beri varlığı ve gücü inkar edilemeyen kavramdır ve beden gücümüz kadar önemlidir.Her kültür kendi köklerinde kendi varoluşuna ilişkin efsanevi mitleri içerir...Bu kültürel açıdan incelendiğinde Anadolu'nun yeryüzündeki gelmiş geçmiş en büyük uygarlıklarının ana kaynağını oluşturduğunu görürüz.Fakat bu kültürün yerine bize bu gün öğretilmeye çalışılan kültür arasında çok büyük farklar vardır.Anadolu kültürleri Anaerkil(Matriyarkal),batı kültürleri ise Ataerkil(Patriyarkal) sisteme göre kurulmuştur.
Maneviyat dediğimiz kavramları sorgularken öncelikle üzerinde yaşadığımız coğrafyada yaşayan ve yok olan kültürlerin neden yokolduğunun araştırılması yapılır ise geleceğimizin ne olacağı konusunda ufkumuz açılacaktır... Batıda kaba kuvvet vardır--> Ama onlar bizi barbar diye suçlarlar hep...Oysa M.Ö.334 de Makadonya kralı BÜYÜK İskender'in bu günkü Ağlasun-BURDUR (SAGALASSOS ) antik kentini güçlü ordularıyla kuşatarak son ferdine kadar herkesi kılıçtan geçirdiğini kim ya da kaç kişi biliyor...Sonra kalkıp yeryüzünü kana boyayanlar başımıza insan hakları savunucusu kesiliyorlar;fakat Irak'ta pasta paylaşımında sessizliğini büyük bir özen ve gayretle sürdürüyor Batı dünyası.Batılılaşmak derken asla batıllaşmak demiyorum/ ancak onların elindeki pozitif bilimleri sahiplenmek zorundayız...Kayda değer bir konu bu meyanda; Sagalossos'a gelmeden önce Temessos antik kentinden geçmiş ancak fethedemeyince ve iki önemli generalini kaybbedince ''Bırakın benim yolum çok uzun,ben askerlerimi bir kartal yuvası önünde harcayamam ! '' demiştir.Zira Termessos'ta o tarihte tarihçi Lönerman'a göre Türklerin Turan neslinden olan savaşçı Solimler vardır.
Maneviyatınımızı yeterince güçlü olabilmesi için yalnızca dini bilgilere sığınmak yetersizdir...Felsefe,tarih,arkeoloji,psikoloji aklınıza gelen her bilim dalında bilgi sahibi olmak gerekiyor..Atatürk , ben sizlere bilim ve fen yolunda ilerlemeyi hedef gösteriyorum demiştir..Bu gün üniversitelerden mezun olmuş bir çokdeğerli bilim adamı işsizdir.Antropologlara ,arkeologlara,jeologlara iş verilmez, devletçe kadro açılmazken ,kimlerin neyi nasıl hortumladığını görmemek mümkün mü?Sormak lazım havuduyla yiten deve,nasıl girdi sizin eve?Yanıt bindi geldi bir gemiye!El insaf çıldırmamak mümkün mü????
yeter mi Hülya hanım; biz neden nasıl göçürülüyoruz? SAYGIMLA!
bu gün dünyayı sömürüyor beyza derili adamlar! (yeni dünyalılar)
..................
siyasiler aklı başında millet istemezmiş...
cahil kendi halinde yaşayan oy zamanı da kocasının oğlunun vs.oy pusulasında hangi resmi mühürlemesini isterse onun üzerine mührü basan vatandaş tipi siyasilerin en sevdikleri vatandaş tipidir...
köy enstitüsüne gidipte bilinçlenecek ne var!...
otursun evinde toprağıyla hayvanıyla uğraşsın işte...
ha birde bol bol çocuk yapsınlar! Başbakan öyle istiyor son tahlilde!!!!
Okul ekmek Okul tarım Okul marangozhane Okul demirci atölyesi Okul et süt peynir,
Bu duyarlı yüreği kutluyorum üstat.Dizeleriniz bitmemecesine okundu ama ne yazık ki tükendiler. Sözlerinizie sonuna kadar katılıyorum. Malesef bu ülkede okullarla birlikte öğretmenlerimizin düşünsel yapıları da değişti. Yukarıdaki dizeleriniz eskiden köy enstütüleri zamanında gerçekten öyleydi. Okullardan çıkan öğretmenlerimiz de bir başka idealist ve bir başka eğitim sevdalıları idiler . Onlar kitaplarda yazanlardan çok yaşamda önlere çıkabilecek zorlukları öğretirlerdi körpe beyinlere. Zamanla bu yuvalar kominist yetiştiriyor zihniyeti ile kapatıldılar ve geldik bu günlere. Şimdiki öğretmenlerimizi de zinhar karalamak istemem. Onlar da en az diğerleri kadar idaalistler fakat. müfredatlarla önleri kesilmiş durumdalar. Dışına çıkana bir kulp takılır olmuş. Ne bileyim yazılacak o kadar çok şey var ki. Bu sayfalar yeter mi bilmiyorum. Kaleminize sağlık diyorum ,bana bu dizeleri yazdırma fırsatı veren şiiriniz için.
... Haydi gelin, gelin çocuklar Yeniden açalım kapatılan okulları Haline bakıp utansın Ki ne utansın; Amerika’nın köleleri kulları ! ::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: HAK YERİNİ BULACAK BİR GÜN GELİP ARSIZLAR DA UTANACAK
.. Şimdi mola; ’ Yenice yolları bükülür gider Kakülü yüzüne dökülür gider Yiğidin sevdiği güzel olursa Bahtı arkasından sökülür gider ’ .. Hah şöyle, arasira mola verelim ki şiir yormasin degil mi? Hatta dur.. birde cigara yakayim. Bunu zaten düşünse düşünse Saban dost düşünebilirdi.
Siirden alacagimi aldim ben, Sabah kahvesinde okudun da neden gece cayinda okumadin demeyesin .
Canım sen bir harikasın,öpüyorum alnından,dokunuyorum izninle o türkü çalan bağlamanın tellerine... Bir hışmılan geldi geçti Ağam kim paşam kim Nigar kim,kim kim kim Kiziroğlu Mustafa bey Bir beyin oğlu/Zor beyin oğlu...
Saban dostum.. siirlerin zaten insanı araştırmaya sevkediyor. Bizlerin gurbete neden düştüğümüze de açıklık getiriyor bu şiir.. Verdiğin bilgilere çok teşekkür ederim.
[[[[["Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 da 3083 sayılı yasayla, Hasan Ali Yücel’in Bakanlığı – fikir babası İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulmuştur. 1930 lar Türkiye’ sinin nüfusunun % 80 nin den fazlası köylü olan, çağdaş köy kalkınma modeline uygun olarak bugün dahi bir çok ülkeye örnek olabilecek üretime dönük öğrenimi öngören eğitim kurumlarıdır. Başka bir deyişle Anadolu’nun aydınlanması idi. Köy çocuklarının alındığı bu okullarda amaca uygun olarak eğitildikten sonra geldikleri köylere donanımlı ( tarım, iş, sanat, sağlık ) öğretmen olarak gönderiliyorlardı. Köylülerin bu gibi aydınlanma sürecinden rahatsız olan toprak ağaları, Cumhuriyet karşıtları ve din istismarcılarının çıkarları bozuluyordu. Onlar için bu kurumların kapatılması gerekiyordu ve kapatıldı. Eğer kapatılmamış olsalardı; gidilmemiş köy, okulsuz çocuk, işlenmemiş toprak, kullanılmamış su, aç- açık insan, işçileri sokaktalar da aç dolaşan kapatılmış fabrikalar olmazdı. Eğer kapatılmasalardı işçilerimiz yabancı ülke kapılarında iş aramayacaklar, aileler bölünmüş olmayacaklardı. En önemlilerinden bir tanesi de, bugünkü töre cinayetleri işlenmeyecekti. Son yıllarda üzerinde en çok durulan köy boşalmaları yaşanmayacaktı. Çünkü insan için gerekli olan hizmetler köyde üretilir olacaktı. Kapatılmamış olsalardı bu günkü özgürlük kavgaları yapılmayacaktı. Çünkü Köy Enstitüleri bir özgürlük ve özgürleşme eylemi idi. Bir Köy Enstitülü olarak bu kurumların kuruluşunda ve yaşatılmasında emeği geçen herkese saygılarımı sunuyorum.]]]]]
Çağdaş kültürümüzü o insanlar yarattı Hilmi gardaşım.Mandolin çalkayı, bağlama çalmayı.piyeslerle gösteriler sunmayı.yani Köy Enstitüleri gerçeği bizim modern batı kültürüne açılan kapılarımızdı.Fakat Marshall Yardımları projesinde 1950 li yıllara doğru başlayan yozlaştırılma süreci bu günkü aşamaya getirilm iştir.Geri bıraktırılmamız için uygulanan politikalar üretime dönük eğitim modelimizi baltalamış,enstitüler önce öğretmen okullarına ,ardından öğretmen liselerine çevrilerek,Beşikdüzü' ndeki ise Natoya üs olarak tesis edilerek eğitim hayatımıza darbeler indirilmiştir.Bunda en büyük suç dönemin siyasi partilerinin.. olmuştur... Empeyalizm günümüzde bu yozlaştırma sürecini devam ettirmektedir. Örneğin hedef haline getirilmek istenen Irak'ta önce diktatörle pompalanmış, ardından da kentler bombalanmıştır.Atatürk'ünLaik ve demokratik Cumhuriyeti'ni yıkmaya çalışanlar bu gün ılımlı islam devleti projesi adı altında hayata geçirilmeye çalışımaktadır.Neticesi malum,bizi ''Terörist Devlet ''ilan edebilecekleri koşulları yaratmaya çalışıyorlar.BU GERÇEKLER KARŞISINDA DAHA FAZLA SUSACAK SABIR VE TAHAMMÜLÜMÜZ KALMAMIŞTIR...Saygılarımla...
Tonguç baba, Tonguç baba Sevdan ne ilk / ne son uç baba Cumhuriyet filizi, aydınlığa şahlanan Dünden bu güne Anlatabilmek seni, hem kolay Hem de çok / çok güç baba !
.. Al kağıdı kalemi Yaz, yaz oku Oku, oku yaz Okunacak okul az; Aha toprak, işte taş Bu briket, bu kerpiç Sıva bre kolları Al kazmayı, işte kürek Bırak şimdi kızmayı Aha bereket Bu imece türküsü Yapalım okulları, Cehaletle savaş Haydi haydi hareket !
ah hocam ah geçmişte ne güzel eğitimciler yetişti oralardan ..yaralara parmak basan gönül incisi dizelerinizi kutlarım yürekten..saygılar..selamlar..
Kakülü yüzüne dökülen güzel; şiirde geçen türkükere yakışıyorsun sen,aydınlık ülkemin ay yüzlü,gül benizli kızları bilinç ile Ata'nın yolunda kadı erkek demeden birlikte yürüdüğü sürece ''Türkiye Cumhuriyeti İlelebed payidar kalacaktır...'' Saygılarımla şair kızımıza mutluluklar dilerim...
Şaban AKTAŞ,bu değişik ve derin bir mevzu aslında,çok şey söylenebilir,şiir de yazılırmış onu da siz yaptınız.Şöyle düşünmek mümkün belki.Bir şey,hareket,eylem;eğer zamanın alnından öpüyorsa güzeldir.Zamanın gerçeğin.Ama,kaçımız gerçeğin farkındayız?Gerçeğin belki olması gerekenin.Şiir güzeldi,ne demeli?Selam,saygı.
KÖY ENSTİTÜSÜ BENZERİ PROJELER Kırsal kesimde hala şiddetle gereksenim duyulan ve daha da modernleştirilerek öğrencilerin doğrudan üretimin içinde olmaları sağlanabilir...Saygımla...
Bu duyarlılıktır.
Bu sorumluluktur.
Şairi yürekten kutluyorum.