Çiğ Köfte…
İlk görev yerim Suruç-Şanlıurfa,
Eskiden duman yayılırmış etrafa. Şimdi kupkuru hiç yok ki ağaç. Tabi kesilirse başta olur mu saç. Ağaç kesersen çöle döner çevre. O günden bugüne geçti kaç evre. Boş yere dememiş insanlar, Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar. Peygamberler şehridir burası, Gaziantep ile Adıyaman arası. Şanlıurfa deyince hemen akla, Tabi çiğköftesi gelir en başta. Yemek kültüründe de önde, Çiğ köfteyi unutmayın sizde. Nerden çıktı yahu bu çiğ köfte, Sırrı, tadı tabi ki…İçindeki ette. Çıkış hikayesi vardır herhalde, Yoğrulması tabi ki güçlü elde, Hazreti İbrahim (as) zamanında, Evlerin hepsi topraktan oda. Hz. İbrahim Nemrut’a inanmaz, Elbette yaptığı putlara tapmaz. Bu yüzden Hz. İbrahim yakılacak, Dağdan mancınıkla ateşe atılacak. Ateşin yanması için odun gerek, Koca ateşe nasıl dayanır yürek? Urfa’da evlerden toplanır odunlar, Aylarca evlerde yanmaz ocaklar. Duman tüten ev dağdan görülür, Evdekiler ise işkenceye sürülür. Avcının biri bir ceylan vurmuş, Getirmek için boynuna koymuş. Eve vardığında söylemiş hanıma, Bak güzel bir ceylan çıktı şansıma. Bu ceylandan güzel bir yemek yap, Avcının kafasında acılı bir kebap, Hanımı ise ne yapacağını şaşırmış, Duman görülür diye ateş yakmamış. O anda aklına gelmiş güzel düşünce, Kırmızı eti iyice doğramış ince ince. Eti güzelce yoğurmuş çiğ şekilde, Marifeti tabi ki yoğuran elde. Bulgur ile karıştırmış bu çiğ eti, Yoğururken vardı tabi ki eziyeti. Ortaya çıkmış güzel bir yiyecek, Yanında ise buz gibi ayran içecek, Çok güzel iyi de acı olmuş; fakat, Olsun! Acı olması vermiyor mu tat. Hanım nedir yediğimiz yemeğin adı? Gerçekten de damağında kaldı tadı. Tadı çok güzel istediğin şekilde acı, İştahı açmak değil mi acının amacı? Bey; bu yemeğe verelim mi bir ad? Asla unutulmaz ki yemekteki tat. Çiğ et, bulgur var yapılan yemekte, Bu yemeğin adı olsun mu çiğ köfte? Hasan Kaya Eğitimci-Şair-Yazar |