Mustafa Kemal Destanı (2)
Kara toprak kabirde kumsalımızdır bizim.
Canını sakınmayan emsalimizdir bizim. Bayrak tabut üstünde al şalımızdır bizim. "Hürriyet ve istiklal timsalimizdir" bizim. "Milli sınırlar bütün, ayrılamaz" sözüne. Namusdur demeseydik, bakamazdık yüzüne. Biz ki Cumhuriyet’in yolunda düşman ezdik. Zalimlerin zulmünden ne korktuk ne de bezdik. Belki düşman çok fazla onlardan kat kat azdık. Senin önderliğinde koca bir tarih yazdık. Egemenlik kayıtsız şartsız Millet’in dedin. İnancın tamdı bize güvenerek söyledin. İnsan beşer diyorlar, kimisi yoldan şaşar. Hainler dökülüyor, yok olup üçer beşer. Yolundan ayrılmayan, asırlarca hür yaşar. Emanetin bizlerde, yaşatmak bize düşer. "Bugün vatanımızda bir milli kudret varsa" Ebedi böldürmeyiz, kimse sanmasın arsa. Alnı açık yatıyor, toprağımda şüheda. Onlar Vatan uğruna eylemişlerse cüda. Yol gösteren sen oldun, kar da, kışta pusuda Her on kasım gününde, sana destanlar feda. Ordular ilk hedefin Akdeniz diyen sendin. Haince planları önce us’unda yendin. İnsansak biz özünde, adem ki ilkemizdir. "Birlik ve beraberlik" madem ki ilkemizdir. Doğru atılan yolda, kadem ki ilkemizdir. Yaşayacak eserin, kıdem ki ilkemizdir. Boş lafa inanmayız, asla etmeyiz meyil. "İnada izindeyiz" dediysek boşa değil. Biz bu Vatan uğruna, evlatlara kıydıysak. "Bilimi, feni alıp" kafamıza koyduysak. Teknoloji çağına giden yola uyduysak. Dağa tüneller kazıp, ilmek ilmek oyduysak. "Bağımsızlıktan yoksun" bir Ulus olamayız. Dünya hızla dönerken, geride kalamayız. Türk oğlu Türküz deyip yolundan hiç şaşmadık. Namussuza, hırsıza, bir adım yanaşmadık. Haddimizi bilerek, boyumuzu aşmadık. Ahlaka değer verdik, zenginliğe koşmadık. Şeref sözüne uyup, kendimizi biledik. "Kimseden ne merhamet, ne de insaf diledik." Gözümüz ayrılamaz, ne arpacık ne gezden. Nene hatun anamız, Bekir onbaşı bizden. Onların torunuyuz, inancımız bu yüzden. Paya düşeni aldık, bıraktığın her izden. Sana övgüler sayıp, matemini tutmadan. "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünü unutmadan. Gözlerim biraz yaşlı, bütün bunları derken. Yanaklarım allandı, son sözleri söylerken. Saygıyla duracağım, sabah siren çalarken. On Kasım sabahında sana rahmet dilerken. Affet kusurumuzu diye yazıp destana. Çiçekler atacağım, dualarla büstüne. Mehmet Fikret ÜNALAN Ata’mızı anarken... 10 Kasım 2016/Saat 02.30 Batıkent/Ankara |
Kara toprak kabirde kumsalımızdır bizim.
Canını sakınmayan emsalimizdir bizim.
Bayrak tabut üstünde al şalımızdır bizim.
"Hürriyet ve istiklal timsalimizdir" bizim.
"Milli sınırlar bütün, ayrılamaz" sözüne.
Namusdur demeseydik, bakamazdık yüzüne.
Biz ki Cumhuriyet’in yolunda düşman ezdik.
Zalimlerin zulmünden ne korktuk ne de bezdik.
Belki düşman çok fazla onlardan kat kat azdık.
Senin önderliğinde koca bir tarih yazdık.
Egemenlik kayıtsız şartsız Millet’in dedin.
İnancın tamdı bize güvenerek söyledin.
İnsan beşer diyorlar, kimisi yoldan şaşar.
Hainler dökülüyor, yok olup üçer beşer.
Yolundan ayrılmayan, asırlarca hür yaşar.
Emanetin bizlerde, yaşatmak bize düşer.
"Bugün vatanımızda bir milli kudret varsa"
Ebedi böldürmeyiz, kimse sanmasın arsa.
Alnı açık yatıyor, toprağımda şüheda.
Onlar Vatan uğruna eylemişlerse cüda.
Yol gösteren sen oldun, kar da, kışta pusuda
Her on kasım gününde, sana destanlar feda.
Ordular ilk hedefin Akdeniz diyen sendin.
Haince planları önce us’unda yendin.
İnsansak biz özünde, adem ki ilkemizdir.
"Birlik ve beraberlik" madem ki ilkemizdir.
Doğru atılan yolda, kadem ki ilkemizdir.
Yaşayacak eserin, kıdem ki ilkemizdir.
Boş lafa inanmayız, asla etmeyiz meyil.
"İnada izindeyiz" dediysek boşa değil.
Biz bu Vatan uğruna, evlatlara kıydıysak.
"Bilimi, feni alıp" kafamıza koyduysak.
Teknoloji çağına giden yola uyduysak.
Dağa tüneller kazıp, ilmek ilmek oyduysak.
"Bağımsızlıktan yoksun" bir Ulus olamayız.
Dünya hızla dönerken, geride kalamayız.
Türk oğlu Türküz deyip yolundan hiç şaşmadık.
Namussuza, hırsıza, bir adım yanaşmadık.
Haddimizi bilerek, boyumuzu aşmadık.
Ahlaka değer verdik, zenginliğe koşmadık.
Şeref sözüne uyup, kendimizi biledik.
"Kimseden ne merhamet, ne de insaf diledik."
Gözümüz ayrılamaz, ne arpacık ne gezden.
Nene hatun anamız, Bekir onbaşı bizden.
Onların torunuyuz, inancımız bu yüzden.
Paya düşeni aldık, bıraktığın her izden.
Sana övgüler sayıp, matemini tutmadan.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünü unutmadan.
Gözlerim biraz yaşlı, bütün bunları derken.
Yanaklarım allandı, son sözleri söylerken.
Saygıyla duracağım, sabah siren çalarken.
On Kasım sabahında sana rahmet dilerken.
Affet kusurumuzu diye yazıp destana.
Çiçekler atacağım, dualarla büstüne.
Mehmet Fikret ÜNALAN
Ata’mızı anarken...
10 Kasım 2016/Saat 02.30
Batıkent/Ankara
............................... Saygı ve Selamlarımla...