Zamansız Yağan Yaşmur
Diyorum ya hayat acımasız diye,
O üstüne geldikçe büyütmeyeceksin gözünde ufak tefek işaretlerini, Acıtmayacaksın kendini yoktan sebeplerle. Bak hiç düşünmez mesela, Sen sırtında çantanla otogarda beklerken aldatılmış bedenin ve kandırılmış ruhunla, Kırık kalbinle, yorgun zihninle, insanların telaşı arasında, O kadar gürültünün içinde yarattığın o sessiz yalnızlıkta masumca beklerken sen hareket saatini, O hiç düşünmez bu sıcacık Ağustos ayında durduk yere yağmur yağdırayım mı diye, Yağdırır sadece. Ve sen daha da hüzünlenirsin... Sanki bir tek sana bir tek senin için yağıyormuş o yağmur gibi, Öyle değildir oysa... Herkesin bir sebebi vardır o yağmur da ıslanmak için, Kimi sadece ıslanır altında kimiyse ezilir ufacık bir damlasında, Yağmursuz eksik kalır yaşayamaz açısını, alışmıştır çünkü acı çekmeye Ya da en ufak işaretleri bahane edip acıtmaya kendini. Öyle olmamalı işte, Sen olmasan da yagıcaktır o yağmur, mutlu olsan da yagıcaktır kederden solsan da. Çık ve arın altında, dök bütün acılarını su birikintilerine karışsın, Ağla hatta kim fark edicek ki zaten, Gözüme yalan kaçtı dersin soran olursa. Ama üzülme ağlarken bile, mutlu ol sonrasında ve bambaşka biri olarak başla hayatına o yağmur durduğunda. Unutma ki, Hayat değildir bunu yapan sensin kendine. O her zaman bulacaktır seni acıtacak birşey ve sen her dik duruşunda daha da güçleneceksin. Her zaman yağacak mesela o yağmurlar ama sen her zaman yalnız kalmayacaksın altında. |