MARAKEŞŞiirin hikayesini görmek için tıklayın AHH MARAKEŞ!
Geceyi almışken koynuna sabah/ pek çok vefasız aşk gibi onuda yok edecekti içinde/ müsade edilseydi tam ikisinin arasındayken duracaktı dünya/ onlar sadece dallarından çiçek toplayanlar değil ömürlerini bir eden iki aşıktı/ dünyaya karşı ilk dik duruşları hayallerinde gizliydi/ kadın kırmızı kent Marekeşin adam ise Venediğin tutkunuydu/ lise öğrenimlerinin bitiminde evleneceklerdi böylelikle iki hayali gerçekle paylaşacaklardı/ tam da evlenecekleri yıl annesi bedenini toprağa teslim etti kadının ve evlilikleri de ertelenmiş oldu böylece/ kadın babasıyla bir başka kentin yolunu tuttu/ adam ise işte orada tanıştı gecenin hüznü ve hasretin ağır yüküyle/ o yıl ikis de üniversiteyi kazandı ve bitirnce evlenme kararı aldılar/ dünya tüm sıradanlığıyla kötü yüzünü göstermeye devam ediyordu/ acılar vagon vagon taşınıyordu/ kadın acı bir şekilde tecavüze uğradı aradan bir yıl sonra/ ve tecavüzcüsü ile evlendirelecek kadar büyük bir acının yatağına bırakıldı/ artık kadın da adam da gecenin koynuna girmektense günün kızgınlığında yanmayı yeğliyordu/ kadın elemle sevişirken bedeni ağuları özümsüyordu birbir/ ve sonunda kanser illetiyle oda bir etti toprakla kendini/ adam ise kendisiyle birlikte sildi dünyadan iki kenti bu hafifmeşrep dünyadan// kadın topraktan çıkan bir şiirdi adam ise toprakta yaşayan bir şair/
Kırmızı bir kente sığınıyorum
Unutmak seni, Marakeşte bilmediğim bir lisanda, Adın olmuşken , Senden kaçmak. Hiçte güç değil aslında; Kollarıma yapışan, Sokak hikayecilerine aldanmam. Hani tenin silinmiş ya dünyadan, Bu kırmızı güneşin altında, Bu kırmızı hasrette, Ve ölümümün tescili bu kentte. Şimde neye fayda ? Ahh! Bu kırmızı Marakeş! Ve İçimdeki kırmızı sevda... |
Kutlarım
Kaleminize yüreğinize sağlık