Dün bu günün bu gün dünün arka bahçesiDüün bu günün bu gün dünün arka bahçesi Kapıyı çalasım içeri giresim var ilk yazın ilk kapısından bir kara trenin penceresinden seyrindeyim alemin çalacaksın kapıyı açılmasa da sızacaksın göreceksin selvilerin sema’sını içimiz dışarda dışımız içerde çalkalanıp duruyorsa dün bu günün bu gün dünün arka bahçesi belki dünden biri gelir biriyle kucaklaşır biri belki susayan çiçeklere su verir bir dal kırılırsa ağaçtan ki badem ağacının kırılan dalıdır dal kırılırsa gönül incinir kırılan dal aşı olur belki başka bir ağaca belki dala su yürür kapıyı çalasım var demişsindir bir kere içeri giresim var ilk yazın ilk kapısından sevdim seni itiraf ediyorum diyesin varsa biri gelir belki beyaza boyar kara treni varlıkta yokluk yoklukta varlık muhtaç birbirlerine özleyip de gidemediğimiz yollara çıkasım yok mu zikrim duam ihlasım adım mührüm mahlasım dışım içime içim dışıma giresi kadar anda vecde gelir bozkur toprak yeşerir belki dünden biri gelir bu günle kucaklaşır ad verir şan verir can verir taze kan verir belki şarkı söyler dere ırmak ağıt yakar göl ağlar bir yangın düşer güneştan tutuşur bağlar belki dünden biri gelir bu günle kucaklaşır ad verir şan verir can verir gelir biri taze kan verir dünyadan sorasım gelir ilk yazın ilk kapısını Yüksel Nimet Apel 31/Temmuz/2016/Pazar/Bodrum |