Hani nerde sevdamız bizim.
Belki toy umutlardaydık
Sevdaya attığımız ilk adımlarda biz. Sanıyorduk sevda birlikte ölmek Bir avuç toprağa birlikte gireceğiz. Belki ilkbaharda açan çiçekti sevgimiz Yabancıydık bilmiyorduk ki Hazan gelecek. Sabah güneşinin gülüşüne aldandık. Aklımız bir karış havadaydı Bilemedik her sabahın sonunda gece çökecek. Melek dokunuşlu çocuktu umutlarımız başlarken sevdamıza Nerden bilecektik büyüyecek kirlenecek. Ana kucağı sanıyorduk sevdayı. Hiç hesap etmedik büyüyeceğiz dar gelecek. Belli ki; Biz sevdayı ölüm döşeğindeki ihtiyar yüreğinde yaşadık. Kıyameti yakın bir dünyada tanıdık. Belli ki uçurum kenarlarında çiçek güzelliğinde açtırdık. Rüzgar dese kopardı, Estirdik rüzgarları koparttık. Biz ne kördük be temelini atarken Neden ikinci sınıf duygularla kurduk sevdamızı. Kimden neyi çaldık yağmaladık. Kimin içi yandı ki Bak biz yandık. Diyorum ya biz adam olamadık. Vebali ikimizin boynuna. Bir güzellik ti sevda doyamadık İkimizde toprak ola. Ulan tertemiz yüreklerimizi talan ettik yaktık. İkimizin de yüreği beş para etmez. Biz sevdayı yaşatamadık. |
Aklımız bir karış havadaydı
Bilemedik her sabahın sonunda gece çökecek.
Melek dokunuşlu çocuktu umutlarımız başlarken sevdamıza
Nerden bilecektik büyüyecek kirlenecek.
Ana kucağı sanıyorduk sevdayı.
Hiç hesap etmedik büyüyeceğiz dar gelecek."
"Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıç" mış.
Geceler ve gündüzlerin devranlaştığı noktalarda cömertçe ve sorumsuzca,
harcanan sevdaların sorunsuzca yaşatılmasının gereği gönülden uçup gidince
ağırlığı tamamen çökünce anlaşılırmış...
Hüznün pişmanlık durağında şafağa yakın anında molalanmasıydı.
Trenleri kaçmış istasyonların, gönlü sevgi bulutlarına sevdalı,
Hüzünlü aşılanmış bitkin dermanlarda büyük
Kapının tokmağına sarılmış edaya selam saygı ve tebrikle...