GÖNÜL PENCERESİ!
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE [email protected] GÖNÜL PENCERESİ! Şiir; gönül penceresinden bakış! Şiir; gönül dünyasına dalış! Şiir; bazen tatlı, bazen hüzünlü haykırış! Zor mu gönle girmek? Tatlı kelam eylemek, gönülleri fethetmek, kaleleri içten fethetmek! Evet, şiir böyle bir şey! Haydi öyleyse gönül deryasına dalalım; Arayış! Eski Arnavut kaldırımlarını, El feneriyle, Yağmur altında ıslanarak, Yaptığımız komşu ziyaretlerini, Yol boyundaki iğde kokularını, Çayda akan temiz suyu, Kurbağa bağırtılarını, Arıyorum! Zambakları, sümbülleri, Şebboyları, akşam sefalarını, Kuş ağızlarını, Yıldızları, Menekşeleri... Arıyorum! Sulandığı zaman, Buram buram kokan, Sekinin temiz havasını, Cila yapıldığı zaman, Toprak kokularını, Ciğerlerime çekmek istiyorum.. Eriklerin çiçek açmasını, Kayısının çağlasını, Güllerin kokusunu, Arıların vızıltısını, Kelebeklerin uçuşunu... Arıyorum! Tandırdaki mis kokuyu, Tandır böreğini, Düşmeyi, Annemin sıcaktan al al olmuş yanağını, Arıyorum! Körebe oynamayı, İp atlamayı, Saklambaçla saklanmayı, Top koşturmayı, Birlikteliği, Arıyorum! Ayağımı toprağa basmak, Toprağı koklamak, Toprağı avuçlamak... İstiyorum! Aşk, kuru bir söz değil! Aşk; kuru bir söz değil, yaşanası bir hayat! Vücutta dolaşan kan, yediğimiz ekmek, Her şey, her mekan, her diyar... Aşksız kalmak, aşsız kalmaktır hey hat! Aşkı, âşıklara sor onlar iyi bilir, Sözün bittiği yerdir aşk! Gözün görmesi, elin tutması… Daha neler var aşkta! Kalpler aşkla çarpar, kulak aşkı duyar, Akıl aşk ile anlam kazanır! Sen hiç âşık oldun mu? Her âşık; gerçeği bulandır, Her insan âşık olandır! Ayrılık! Ayrılık buruk bir şey; yedi harf, üç kelime. Sevgi; sıcak ifade, huzur verir gönlüme! Gidene; ağlamak, gözyaşı dökmek... Belki umutsuzca beklemek! Hepsi duygusal, hepsi geçici, Hamasetle ne geçiyor elime? Temel sağlamsa bina sağlamdır! Temeli oluşturan; sevgidir, imandır! Babam! Yaş ne olursa olsun, Yeter ki babam olsun... Bir köşede otursa da, Hiç konuşmayıp baksa da, Nefesi yeter insana. Yüzlerine bakmak ibadet, Hizmetlerine koşmak ibadet... Büyüklere saygı dinin gereği, Anne, baba evin direği, Yoklukları burkar yüreği, Babasızlık kahır insana.... Babam küçükken öldü, Annem de aynı... Öksüzlük, yetimlik ayrı bir kaygı. Hala alışamadım yokluklarına, Yaşlansam da, dede olsam da.. “Babacığım” “Anneciğim” diyemiyorum, Nazlanıp, kızıp, gülemiyorum. Anne, baba kadar kimseyi sevemiyorum..... Bir baba kokusu, bir anne sevgisi, Dünyaları verirdim kalsaydı birisi... Belki Bugün sağlamız, ya yarın? Şu an sağlıklıyız, ya bir saniye sonra? Belki kötürüm, belki çolak, belki ama... Belki beyin özürlü, belki bir travma, Nasıl düşünebiliriz ki bunları? Hayat denilen bir muamma. Belki; vardır, belki de yok, İyi bir hayata sahip olalım, Geleceğimizi garanti kılalım, Garantine garantin var mı? Bil ki bunları söyleriz, Belki hayal kurar döneriz... Ömür yeter mi yetmez mi bilmeyiz, Belki sağ, belki de ölür gideriz... Beyaz Sayfa! Beyaz bir sayfa açıldı, Kırmızı, yeşil, siyahlarla kirletmeyelim. Çok değil üç yüz altmış beş gün, El ele olup, barış ve sevgi verelim. Her gün beyaz sayfa, her gün fırsatlar, “Gel bunu değerlendir” bak fırsat var. Geceler, gündüzler, haftalar, aylar... Ömürler, hayatlar, fikirler, yıllar.... Temiz bir sayfa, temiz bir dünya, Temiz bir toplum, temiz bir hülya... Bir Avuç Sevgi Çık dışarı, bak etrafa, neler var? ... Gör insanları, kokla doğayı, Dokun sevgiye, topla onları... Gez, dolaş, seyret dünyayı, İncele, düşün ince hesabı, Nasıl olmuş, bu düzen ne? Kim ayarlamış bunları? Yaklaştıran, birleştiren onca olanları, Hepsinin altında bir avuç sevgi... Kendine bir bak, içe dön denetle.. Kol kola girenler, selamlaşanlar... Güler yüzle kelamlaşanlar, Bir adım, iki adım, koşar adım koşanlar... Bunları iten güç; bir avuç sevgi... Aile ortamı, kardeşlik duygusu... İnsanlık kavramı, barış vurgusu, Hepsinin içinde bir avuç sevgi... Yaratanın ilkesi, Dinin sözü, Kelamın özü; Bir avuç sevgi... (23 NİSAN 2016) |
Gönlüne sağlık.
Kutlarım.
Beğendim.
................................................. Selam ve saygılar...