DEKLANJÖR
DEKLANJÖR, ve İhtiyar adam....
Alaca karanlıkta bir ihtiyar belirir Taşıdığın yükün altında yılların ezilmişliği Yüzündeki derin çizgiler Elleri nasırlı Üst baş perişan Oturmak istediği sokak meydanı dahi Ona ne çok temiz gelir Kendi haline bakınca taşıyamaz olur ayakları yorgun bedenini utanır sıkılır kimsenin rahatsız olmayacağı bir köşede elinde tazesinden daha ucuza aldığı simidi yemeye başlar bir çevresine bakar bir kendine ışıklı sokağın başından bir çift ona doğru gelmektedir biraz daha çiçeklerin arasına sokulur maksadı genç çifti rahatsız etmemektir genç çift merdivenlerin başına geldiğinde onları daha iyi seçmeye başlar sokak lambaları iyice aydınlatır ortalığı genç adam kadına sokulur bir şeyler söyler kadın mutlulukla öper adamı yanaklarından adamda ki mutluluk şehrin kasvetini alır götürür onda bir yerlere acelesi varmışcasına tam gidecekler adam durur ceketinin cebinden bir şey çıkarır uzatır genç kadına..! yaşlı adam meraklı gözlerle hayranlıkla izlemektedir genç adam bir kaç adım atar kendinden ne kadar emin yaslanır şehrin ışıklı manzarasına kadına bir bakış fırlatır gülüşmeler duyar ardında hadi aşkım resmet şu anı der gür sesini duyar sadece genç kadın gülümser elindekine dokunur bir daha bir daha ihtiyar o an hatırlar bir zamanlar onu da kara örtülü makineyle çekildiği evlenirken ilk ve son resimlerini hatırlar deklanjöre basılınca koca bir hayatı dondurup bir kağıt parçasına esir olurdu sanki yaşam donup kalırdı koca dünya artık ne yaşlanır ne de dünya ters dönerdi onlara genç çift sarmaş dolaş oradan ayrılırken karanlıkta onların gidişini izler nasılda imrenir adamın genç kadını sahiplenmesine kıskanır elinde olmadan genç kadının adamın kollarının arasında salınarak kendinden emin yürüyüşüne mutlu olmak bumu dur diye sorar kendine genç çiftler karanlığın içinde uzaklaşıp gider yaşlı ihtiyarın gözleri dolar erken gelmişim dünya’ya kendince acıyla isyan eder vay be vay ki vay nerden nereye gidersin sen koca ihtiyar Hanife Küçük 28.02.2016 07:45 |